İnsanoğlu hayatı boyunca çoğu zorlukla karşı karşıya kalır. Yaratılış gereği insanlar yaşadığı yerlerde birlikte yaşamak zorundadır.

 İnsanlar bu süreçte birbiriyle iyi geçinmek zorundadır. İnsanlar eğer birbirleriyle çatışır hale gelirse yok olmaya mahkûm olur. Karşılıklı ilişkiler içinde insanlar hayatlarını idame ettirirler. Eğer bir yerde çatışma ve kaos varsa insanlar arasında savaş ve katliamlar meydana gelir. Bu da insanlığın felaketi olur ve insanlar tarihin tozlu raflarında kendine yer edinmiş olur. İnsanlar sadece kendileri için değil gelecek nesiller için de sağlam ve mutlu bir gelecek oluşturmaya çalışır.

Hayatın gelgitleri arasında insanlar birbiriyle iyi bir şekilde anlaşmak ve düzenli bir hayat sürdürmek zorundadır. Erkek hegemonyasının hakim olduğu topluluklarda kadın daima arka planda kalıp silik bir hayat sürdürmeye meyillidir. Bu tür toplumlarda kadının arka planda kaldığı yetmiyormuş gibi itilmeye hor görülmeye mahkûm bırakılmıştır. 

Kadın çoğu zaman dövülüp aşağılanmış, işkenceler maruz bırakılmış ve hatta öldürülmüştür. Kadın erkeğe nazaran daha güçsüz olduğu için tamamen cinsel bir obje olarak kullanılmıştır. Şiddet, taciz, tecavüz, öldürülme; aslında bu sorunlar sadece Türkiye’de mevcut sorun ve olaylar olmayıp, tüm dünya ülkelerinde yaşanan gerçeklerdir. Dünya genelinde kadın genelde her zaman ikinci sınıf kategoride görülmektedir. Peki yaşadığımız ülke yani Türkiye'de bu durum nasıl?

Kadınlar toprak kokan analar bacılar kızlar incitilmemesi gereken en kutsal varlıklar evlerin neşe kaynağı sofraların gönül yumağı...

Kadın dediğin bir çiçeğe benzer ve her çiçek dalında güzel...