Bazı cümleler ve sözler var, öyle zamansız ve hak etmeyen kişiler tarafından kullanılır ki hem anlamını kaybeder hem de sıradanlaşır. Bütün sempatisini kaybeder. Mesela; Empati …

Hayatında bir çocuğun gözyaşına dokunmamış ve haksızlığın başkenti olmuş insanlar kullandıklarında,

Kan ve kin’in startını vermekten keyif alanların ağzından düşmediğinde,

‘Senin ölün benim ölüm diye’ en tarafsız olay olan ölümü bile kategorize edenlerin ilk cümleleri olduğunda, esas anlamını yitirir.

Oysa, dünya denilen misafirhanede rahat nefes alıp herkesin o nefesten yararlanmasının yolunu açacak olan muhteşem bir durumdur empati.

Düşünsenize, sizinle hiç alakası olmayan birilerinin sorunları için, içiniz yanacak, belki gözyaşı dökecek ve o sorunun çözümüne çabalayacaksınız. Bunun sonundaki ruhsal rahatlığın tarifi yoktur.

Başkalarının duygularını, düşüncelerini ve genel durumunu anlamaya çalışma ve bu duyguları karşıdaki kişinin yükünü azaltma adına paylaşma durumudur empati. Saniyeler içinde, kendini tamamen mümkün olmasa da, olabileceği kadar karşıdaki birinin yerine koyup o an yaşadıklarını hissetmeye çabalamak ve ona göre bir hareket alma sanatıdır da ayrıca.

Başkalarının gözünden olaylara bakmayı gerektirir. Başka bir deyişle, başkasının elbiselerini giyip onun yaşadıklarını anlamaya çalışma olarak da ifadelendirilebilir. Bu sayede insan kendisini de tanıyıp anlamayı başarır. Böylelikle hem kendine hem de başkasına karşı yüksek duyarlılık sahibi olur insan.

Bu da herhangi bir olay karşısında, özellikle de ucu ve olumsuz sonucu bize ulaşmayan konularda ‘İşkembe-i Kübradan’ atmamayı öğretir bize.
Empati, başkalarının kendilerini anlaşılmış olduklarının yolunu açtığı gibi, farklı bakış açıları ve hayat tarzlarına saygı duymayı da beraberinde getirir.

Kimseyi ötekileştirmeden, toptan ret ve hatta toptan kabul bile etmeden, anlayarak ve de kavrayarak yaşama sanatı işte. 

Empati kurmak için, iyi bir gözlemci ve dinleyici olmak gerek.

Gözlem önemli ve fakat dinleyici olmak, dinlemek; dünyanın en hayati durumu ve duruşudur.

Düşünsenize, herhangi bir nedenden dolayı, derdi tasası hiç dinlenmemiş birine kulak veriyorsunuz. O an, dert ve tasa yarı yarıya bir hal alır bile. Geri kalan yarı için Allah kerim…
Gözlem ve dinlemek ilişkilerimizin güçlenmesinin yolunu açar. Zira, başkalarıyla sosyal bağlar kurulur ve konular üzerinden araştırmak durumunda kalır insan. Araştırmak, insanın zihnini açar, dünyasını zenginleştirir. 

Keza, duygularımızı düzenlememize yardımcı olurken kendimizin dışında ve hatta çoğu defa belki hiç tanımadığımız birilerine yardımcı olmayı da teşvik eder.
Karşılıklı birbirini anlama ve bunun sonucunda hoşgörü kültürünün gelişmesinin önü açılır.

Hepimizin malumu, yaşadığımız coğrafyada, “Herkes haklı, herkes en bilen, herkes en önemli, herkesin işi öncelikli ve acil, herkesin kutsalları daha kutsal” falan. Böylece küçükten büyüğe bir kaos yaşamanın eli sürekli tetikte oluveriyor. Buna, empatiden uzak olmayı da ekledik mi, al sana bitmek bilmez karmaşa ve kargaşa...

Yanı sıra, sorgulamadan önce anlamak için azami bir çabanın içinde olmak önemli bir durumdur.

Karşı tarafın duygularına tepkiler vermek ve onu dinlendiğine dair ikna etmek, ona değer vermek ve içinde bulunduğu sorunun çözülebilir olabileceğine ikna etmek lazım.

Empati, başka birinin yerine tamamen geçebilmek değildir.

Bu mümkün de değil.

Bunun yanı sıra yorucu da olabiliyor empati.

Rahat evinde oturup, hayatını kendi başına yaşamak varken. Suya sabuna dokunmaktan uzak durmak varken.

Değil mi?

Değil!

Başkasının derdi ile dertlenmek ve çözümü için çabalamak ‘insan’ olmanın koşullarından biridir.  

Empatinin başka ve belki de güzel bir yanı daha var. Mesela sizi yorup aşırı strese soktuğu zaman kendinizi sınırlandırabilir ve hatta geri de çekebilirsiniz. 
Empati kurabilme becerisi herkeste olmayabilir ama pek ala geliştirilebilir.

Bunun için de; İnsanları dinleyebilme, kendimizi hayatımızın herhangi bir alanında bulunsun ya da bulunmasın birilerinin yerine kararlı ve hızlı koyabilme, içeriğini bilmeden kimseyi yargılamama, etkin ve yerinde bir iletişim kurabilme konularında ilerleterek empati konusunda gelişimimizi sağlayabiliriz.

Gelişmiş ve hayata geçmiş bir empati sanatı, insanın iç dünyasına derin bir rahatlık veriri. Böylelikle, hayatımızla birlikte kendimiz de sempatik olmuş oluruz.