Günaydın Türkiye.

Günaydın sevgili Okurlarım.

        Seçimler konusunda yazmak istemedim.

         Birinci neden,

Çekindiğimden değil,

Korktuğum için hiç değil,

Hele hele siyasetten anlamadığımdan dolayı değil.

Devletin tüm organları sımsıkı tek elde tutulduğu için.

Bu şansın, en iyi bir şekilde değerlendirileceğine inandığım için.

21 yıldır devletin tüm olanaklarını tek elde toplayan bir anlayışın bu olanağı en iyi bir şekilde kullanacağını bildiğim için.

Kazanmak için her türlü acımasızlığı ile hareket etmekten çekinmeyeceği apaçık ortada olduğunu gördüğüm için.

Ve

Aksine toplumu iyi tanıdığımdan dolayı.

Aksine paranın her şeye kadir olduğunu bildiğim için.

Hadi söyleyin;

Öyle olmadı mı?

İkinci neden;

Muhalefetteki hiçbir partinin kendisi olmadığını bildiğim için,

Cumhur ittifakındaki partilerin çok ince nüanslar dışında birbirinden farklı bir yanları olmamasına karşı; millet ittifakını oluşturan partilerin birbiriyle uyuşmayan birçok özelliklerinin olduğunu bildiğim için,

Millet ittifakında bulunan İyi Partinin MHP’den çok farkı var mı dense nasıl bir cevap verileceğinizi pek merak etmiyorum.

Saadet Partisinin, Yeniden Refah Partisi ile ne denli bir farkı var dense verilecek cevabı merak ediyor değilim.

Adalet Partisi, Deva Partisi, Gelecek Partisinin ve diğer ikisinin sol ile sosyal demokratlık ile ne ilgisi var deseler benim vereceğim bir cevap yok desem kızar mısınız?

Ve bu partilerin tabanları, seçmenlerinin millet İttifakına bakış açılarını öteden beri merak etmiştim. Miktarı, sayılarının da ne kadar olduğu tarafımca meçhul olan olduğu da ayrı bir konu…

İşte böyle bir ittifak.

Hele bütün bunların yanında Ümit Özdağ’ın da bu ittifaka dahil edilmesi, üstüne üstlük;

“Suriyelileri İç İşleri Bakanı olarak göndereceğim.” sözleri,

bardağı taşıran son damla olduğunu bildiğim için…

Çünkü; solcular, sosyalistler, hatta demokratlar, Kürtler, hatta CHP’li duyarlı seçmenler,

Adam daha bugünden İç İşleri bakanı olduğunu ilan ediyor.

Yarın olursa vay halimize dediler.

Evet dediklerini birçok ağızdan kulağımla duydum için,

İşte bunlar için;

Bu iş olmaz demiştim.

Keşke yanılsaydım.

Araştırmacı bir gazeteci olarak yanılmam pek mümkün görülmüyordu.

Ne yazık ki öyle de oldu.

Sonuç;

Şapkamızı önümüze koyup ben nerde yanlış yaptım,  diyeceğiz.

Her şeye rağmen umutsuzluğa düşmeyeceğiz. Hele sular durulsun,

HDP için de söyleyeceklerim var.

&

 

 

Türkiye Ne Zaman düzelir?

Türkiye; başkalarının eteğinden tutmaktan vaz geçer ve kendi yaptıklarıyla övündüğünde düzelir.

&

Şimdi de sıra haftanın öğüdünde

         Kirveme öğütler

         Kirvem sen sen olmaktan çıkarsan, arkanda kimse kalmaz.

                                        &

Gelelim “Dilimde tüy bitinceye kadar” yazacaklarıma;         

Geleceğimizi çalmayın.

Anzele, büyük bir balıklı göl haline getirilip, turizme kazandırılsın.

Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi MÜZEYE dönüştürülsün.

Sur içi DÜNYANIN EN BÜYÜK AÇIK HAVA MÜZESİ haline getirilsin.

Şehrin eski adlarından biri, SUR İÇİNE VERİLSİN.

Eski stadyumun yeri ŞEHRİN, ÖZGÜRLÜK MEYDANI olsun.

Daha da önemlisi,

Sur içinde, yakılıp yıkılan bölgelerde evler, aslına uygun ve Diyarbekir evlerinin aynısı/tıpkısı bir biçimde yapılsın.

Ve sevgili meslektaşlarım, dernek yöneticileri, STK Yöneticileri; Zerzevan Kalesi, Çayönü, Mitras Tapınağı, Kortik Tepe, Hilar Mağaralarını ve Bırkleyn Mağaralarını koruyalım, tanıtalım, gün yüzüne çıkaranları sahiplenelim.

İyi bir hafta geçirmeniz dileğiyle. 

Dostça kalın.