Günaydın Türkiye. Günaydın sevgili okurlarım. Tabii ki söylemden ziyade eyleme bakmak lazım.
Tabii ki önemli olan eylemdir.
Tabii ki söylemler eylemlerle uyuşmuyorsa, söylemler suya yazılan yazılar gibi olur…
Ama benim gibi barışa, kardeşliğe, dayanışmaya, özgürlüğe, demokrasiye büyük özlem duyan birileri; sonradan adı Milli dayanışma, kardeşlik ve demokrasi komisyonu olan komisyonun açılış konuşmasında konuşan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuşun konuşmasını dinlerken içinin yağı erir, oh be yav der. Hele hele Komisyonun adını okuyunca ruhu ferahlar, içi açılır, demek güzel şeyler olacak der insanlar.
Sonuçta inşallah kandırıldık demeyiz.
İnşallah Türkiye’nin ve Türkiye insanlarının yüzünde güller açar, gönülleri ferahlar.
Komisyonunun ilk etapta aldığı kararları okuyunca oh be diyesim geliyor.
Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi komisyonunun çalışma usul ve esasları oy birliğiyle kabul edilmiştir.
Oh be…
Komisyon, ülkemizin tarihi bir fırsat yakaladığı bu dönemde, yarınlarımızı şekillendirecek önemli bir sürecin takipçisi olacak,
Oh be…
Barışı kalıcılaştıracaktır.
Oh be…
Kararlar beşte üç çoğunlukla yani nitelikli çoğunlukla alınacaktır.
Oh be… …
Ne olursunuz bunu bana çok görmeyin.
Ben barışı çok ama çok özleyenlerdenim.
En büyük endişem ya hayal kırıklığına uğrarsam
Hayal kırıklığına uğratırlarsa ben gibileri
O zaman ağzım dolu dolu
Yuh be diyeceğim.
Barışı, kardeşliği, özgürlüğü, demokrasiyi biz gibi insanlara, çok görenlere
Yuh olsun diyeceğim.
Bin olmazsa bir eksik olsun demeyeceğim.
On binlerce düşünce suçlusu sayılanlar içeride kalacaklarsa,
Siyasi tutuklular görmezlikten gelinecekse,
Etik kurallar içinde düşüncelerini söyledikleri için tutuklulukları devam edecekse,
Hasta tutuklular arasında ayrım yapılmaya devam edecekse,
Eşit koşullar içinde yaşam devam etmeyecekse,
Sonuç olarak önse insan düsturu baş tacı edilmeyecekse,
Demokrasi savunucuları içeride tutulup genel af bahanesi ile arsız, soysuz, hırsız, ahlaksız serbest bırakılacaksa
Vallahi yuh be derim.
&
Bir söz de Ahmed Arif’ten
Ne anlımızda bir ayıp,
Ne koltuk altında saklı haçımız,
Biz bu halkı sevdik ve bu ülkeyi.
Ahmed ARİF
&
Kulağa hoş gelen sözler
Düşünmek zor. Bu yüzen çok kişi başkalarını eleştiriyor.
&
Kirveme öğütler
Hitler’in propaganda bakanı Goebbels’in dediği gibi, “Yeterince büyük bir yalan söyler ve onu tekrar etmeye devam ederseniz, insanlar sonunda ona inanmaya başlayacaklardır”
Ne olur bizler böyle olmayalım.
İnsanların beklentilerini kursaklarında bırakmayalım.
&
Ve yazıma çoğu kez olduğu gibi bir şiirimle son veriyorum.
ŞİİR SENSİN
Bana bir şiir yaz diyorsun,
İçinde ben olayım.
Zaten sen içimdesin.
Güle benzet, bülbüle söylet diyorsun,
Ben zar eden bülbül, sen mis kokan gül değil misin?
Onurlandır beni diyorsun, yarana merhem olayım,
Sen zaten başıma taç, gönlüme ilaç değil misin?
Her taşında ben olayım şiirin diyorsun,
Demiri ben harcı sensin,
Çatısı ben temeli sensin,
Bana bir şiir yaz diyorsun,
Ben sana ne yazayım gülüm
Zaten şiirin kendisi sensin,
Sen şiirlerin en güzelisin.
&
Gelelim “Dilimde tüy bitinceye kadar” yazacaklarıma;
Anzele, büyük bir balıklı göl haline getirilip, turizme kazandırılsın.
Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi MÜZEYE dönüştürülsün.
İyi bir hafta geçirmeniz dileğiyle.
Dostça kalın.