Kimi fiziki mekânlar vardır ki zamanın olanca kudretine inat eder, direnir ve yıkılmayarak birilerine sanki “Bakın, buradayım işte! Direniyorum. Ama gücüm de fazla yok ha! Farkına varın artık…” der.
İşte her biri kenarda köşede bir oyuk göz misali kalanlardan birine, yeniden o şehre varmışken, on yıl arayla ikinci kez bir daha gittim. On yıl öncesine göre daha kötüydü tabii ki.
Sözünü ettiğim Çermik Sinagogu. Hikâyesi hayli eski. Çermik’in Kale Mahallesi’nde 15. yüzyıldan kalma Çermik Yahudilerine ait tarihi sinagog.
Harap, viran olmasına rağmen özgün kimliğini büyük ölçüde koruyor. Bazalt ve kalker taştan bir yapı, tahta destek direklerle ahşap ve toprak damının çökmesi engellenmiş.
İbrani takvimine göre 5176
Miladi takvime göre ise 1416 yılında yapılmış Çermik Sinagogu. Kale mahallesinin Kurtuluş ve Divane sokaklarının kesiştiği köşede iki cepheli. Asli ahşap kapısının üzerinde kırmızı boya ile “no 2” yazıyor.
Sinagogun girişinde İbranice bir de Kitabesi var duvarda duran; Türkçesi şöyle; “RAB’ın adıyla yapalım ve başaracağız. Bana yardım, gökleri ve toprağı yaratan RAB’dandır. Girişin mübarek olsun, çıkışın mübarek olsun.
Sinagogun bitişiyle Onlar sevinç ve meserretle götürülecek ve Kral sarayına girecekler. Tarih 5176,
Kâdir olan Allah size merhamet ihsan etsin”
Çermik tarihi boyunca yahudilerin de kalabalık nüfusla yaşadığı bir şehir. 1800’lü yıllar boyunca ilçeyi ziyaret eden gezginler, din adamları hem ilçedeki Yahudi nüfustan hem de sinagogdan çokça söz etmişler.
1825’te Çermik’e giden Haham Beth Hillel Çermik’te 40 Yahudi ailenin yaşadığını ellerinde en az sekiz asırlık el yazması kutsal kitaplarının olduğunu çok eski de bir sinagoglarında ibadet yaptıklarından söz eder. Çok değil iki yıl sonra 1827’de Çermik’e yolunu düşüren Haham David de; yine 40 Yahudi aileden söz ederek bu kez iki sinagog olduğunu ifade eder. Yirmi yıl sonra 1848’de Çermik’e giden Haham J. J. Benjamin, 100 ailelik bir Yahudi cemaati yaşıyordu der. 1853’te Çermik’e giden Haham Peterman 60 Yahudi aile ve eski bir sinagogdan söz eder. 1880 yılında bölgeyi dolaşan Gezgin M.Edelman da 300 kişilik bir Yahudi nüfustan bahseder.
Bütün bu Hahamlar ve gezginler tablosuna bakıldığında Çermik’te 19. Yüzyılda bir sinagogun (şu anki metruk sinagog) ve ortalama kırk civarında aile ve 300 dolayında da bir Yahudi nüfusun yaşadığı kayıtlardan anlaşılıyor. Sinagogun ibadete açık olduğu bazen de yerel yöneticilerin kararlarıyla kapatıldığı, sonra şehre gelen Hahamların valiye ve Yahudi Alyans teşkilatına yazarak yeniden ibadete açtırdıklarını kayıtlardan okuyoruz.
Çermik Yahudileri iki toplu göç yaşıyor. 1915’teki büyük tehcir ve felaket sonrası bir bölümü göçüyor. Ama asıl büyük göç 1948’de İsrail devletinin kuruluşuyla oluyor. Çermik Yahudilerinin tümü 1948 sonrası ilçeyi terk edip Kudüs’e yerleşiyor.
Göç sonrası Türkiye Yahudi cemaatinin mülkiyet kaydında nedense! yer almayan sinagog özel mülkiyet işlemi görerek sinagogun mülkiyeti babadan oğula devredilerek bugünlere kadar geliyor. Bugün artık metruk olmakla birlikte özgünlüğünü büyük ölçüde koruyor.
Günümüzde artık cemaati bulunmayan Çermik sinagogu, Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından 14 Şubat 2002 tarihinde “kültür varlığı” olarak tescillenerek tarihi kültürel miras kategorisinde kayıt altına alınmış.
Peki şu sorulabilir o halde; inanç temelli bir eser olarak tarihi ve kültürel miras kayıt altına alınmış da devamında ne yapılmış! Maalesef 23 yıldır hiç-bir-şey yapılmamış! Adeta orada çürümeye-yıkılmaya terk edilmiş.
İşin tuhaf tarafı ne Çermik Belediyesi, ne Çermik kaymakamlığı ne de ilçedeki sivil toplum örgütlülüğü kayda değer bir girişimde de sanırım bulunmamış. Çünkü görüştüğüm sorduğum şahsiyetler böyle bir girişimde bulunulduğunu teyit etmediler. Belki de bilgimiz dışında girişim olmuşsa da sonuç alınmamış!
Çermik’te bu yıl beşincisi yapılan Kitap fuarına konuk olarak söyleşi ve imza için gitmişken birkaç yeri gezip görme isteğimin içinde sinagog da vardı. Orayı da gidip görünce bu yazıyı daha o sokakta iken yazmaya karar verdim. Sonra Diyarbakır’a dönünce İl Valisinin şehrin turizm potansiyeli ve performansı ile ilgili çok ciddi bir çalışma yürüttüğü haberini basından okudum. Haber sonrası bu yazı fikri daha da pekişti. On yıl önceki ÇERMİK seyahatimin sinagog fotoğraflarını arşivimden buldum. Bu seyahatinkileri ile de birleştirdim.
Ve yazdım; malum turizmin değişik başlıkları var. Bunlardan biri de İnanç eksenli turizmdir. Bilinir elbette, Diyarbakır tarih boyunca etnik kimlikler ve farklı inançlar mekânı olmuş ve olmayı sürdüren bir şehir. Pagan dönemlerinden bu yana en az altı bin yıldır açık putperest mekanları, kiliseler, sinagoglar, mescitler, camiler… Kalanlar yerli yerinde, yıkılıp harap olanlar onarılmayı bekler, yok olanların da yerleri-yurtları-izleri tabii ki biliniyor.
O halde en azından bu birine daha, Çermikteki sinagoga neden el atılmasın.
Şehrin il kültür müdürüne, kültür ve tabiat varlıklarını koruma kurulu ve müdürlüğüne ve elbette bu konulardaki duyarlılığını basından ve kendisiyle bir kez görüşmemizden bildiğim Sayın Vali Murat Zorluoğlu’na buradan seslenmeyi uygun buldum…