Günaydın Türkiye. Günaydın sevgili okurlarım. Ben sahipsiz kentimin sahibi olmak adına gelip gezip gördükçe içim yanıyor. Bu nedenle de yazarsam şuna ayıp olur ya da buna ayıp olur demeden ilgi uyandırmak adına, dikkatleri çekmek adına, belki bir ilgili el atar umuduyla gördüğüm olumsuzlukları dile getirmeye çalışacağım.
Bana; “Ya hu arkadaş o kadar yerel gazete var, ayrıca adının başına Diyarbakır yazarak güya tanıtım, güya kültürünü geliştirme ve de güya yardımlaşma, güya folklörünü unutturmama geliştirme, güya müziğini yaşatma dernek, cemiyet ,vakıf ve benzeri kuruluşlar var ve hepsi de Diyarbakır’dalar bunlar olan bitenleri görmüyorlar mı?
Örneğin hiç mi Mardin Kapı Mezarlığına gitmiyorlar? Hiç mi bir bayramda olsun ölülerini ziyaret etmiyorlar? Mezarlığın o açınacak durumunu hiç mi görmüyorlar?
Başka bir okurum bakın ne diyor;
“Mardin Kapı Mezarlığının bakımsızlık ve ihmaller yüzünden çok vahim bir durumda. Lütfen siz de gazetedeki köşenizde daha etkili bir biçimde dile getirirseniz çok memnun olurum.”
Mezarlarımız geçmişimizdir oraya sahip çıkalım.
Başka bir okurum;
“Bu kuruluşlar anlaşılan Diyarbekir’in adıyla keyif sürüyorlar. Kurdukları derneklerde doğum günü kutluyor, gün yapıyorlar…
Bu seferlik Okuyucularımın aktardıklarıyla yetineyim.
Hani haksız da değiller
Diyarbekir Büyükşehir Belediyesi Eş başkanı, güzel işler yaptığını takip ediyorum. Seviniyorum. Dilerim yazılarımı okuyorlardır.
Sevgili Başkan emin ol ki öteden beri yazdıklarım, yalnızca benim taleplerim değil. Ankara’da yaşıyorum ancak kısa aralıklarla sevdalısı olduğum Diyarbekir’e, Amed’e geliyorum. İlk işim dolaşıp eksik ve gedikleri saptamak, halkın taleplerini almaktır. Ve bu talepleri gördüğüm kadarıyla eksiklere dikkat çekmek, algı uyandırmaktır. Bir anlamda fahri müfettişlik yapmaktır. Bir anlamda sizlere yardımcı olmaktır.
Aynı şeyleri hiçbir parti gözetmeksizin, sevdalısı olduğum kentin Valisi Sayın Murat Zorluoğlu’na da iletmek istiyorum.
Şuna emin olun yazdıklarımın hiç biri hayali ya da gerçek dışı değil.
Geliyorum, geziyorum, görüyorum, içim yanıyor, yazıyorum.
Diyarbekir’le ilgili her türlü etkinlikte, faaliyette, katkı sunacak toplantıda olmak isterim. Sizlere bir telefon kadar yakın olduğumu bilmenizi dilerim.
Konu Diyarbekir ise benim için gerisi teferruattır.
Valilik ve belediye el ele vererek Dağ Kapı’dan eski un fabrikasına kadar çift gidiş gelişli yol yapılmalı. Bunun gerçekleşmesi sizi Diyarbekir’in tarihine yazdırır.
Eski Borsa Hanı yıkılmaya terk edilmiş haliyle mi kalacak?
Hele bir de Dağ Kapı meydanını eski haline çevirebilsek. Emirgan Çay Bahçesini yeniden var edebilmek, vallahi Cennetlik eder sizleri.
Hele Surlar. Allah Aşkına sahip çıkın değerli Atanmış ve Seçilmişler, bari siz sahip çıkın. Vakıflara, derneklere bırakırsanız tarih elden eriyip gider.
Surlar Diyarbekir’dir. Surlar Türkiye’dir. Surlar dünyadır, dünya…
Surlara sahip çıkmak tarihe sahip çıkmaktır.
Hele surların etrafındaki karanlıklar, torunumu bile korkutmuştu.
Tarihi Erdebil Köşkü ne durumda bilen yazan var mı? Yazacağım.
Diyarbakır'da bulunan 50 milyon yıllık deniz canlısı görücüye çıktı, diye yazıldı. Sonuçtan haberi olan var mı?
Bayram tatilinde Yunanistan’a uğradık. İlgimi çeken mütevazı bir kent olan Selanik şehri oldu.
Yok denecek kadar az tarihi eserin bulunduğu bu kentte, bu burç bir görseniz nasıl sahiplenilmiş. İçi resimlerle allanmış, çizgilerle pullanmış sekiz Avro’ya temaşaya açılmış. Bir de Diyarbekir için yıllarca yazdığım bir sistemi uygulamışlar. Elinize bir alet veriyorlar, tabii on Avro. Efendim resmin karşısına geçin kaç numaralı resimse o numarayı tuşlayın ne yazdığını Türkçe dinleyin deniliyor. Aman ne ala…
Biz işe 350’yi aşkın önemli dini ve tarihi eserin bulunduğu Diyarbekir’i, Amedim’i en yumuşak anlatımla, su akar deli bakar misali seyrediyoruz.
Dahası var…
Zerzevan Kalesini yetkili ağızdan çok geniş yazdım.
Tabi dahası da var. Bu güzellikleri de yazacağım.
Bu günlük bu kadar…
İstenirse gelir daha çok anlatırım.
Yazdım, daha çok yazacağım.
&
Gelelim “Dilimde tüy bitinceye kadar” yazacaklarıma;
“Diyarbekir 5 Nolu Cezaevi, MÜZEYE dönüştürülsün. Her türlü araç ve gereciyle”
“SUR İÇİ; DÜNYANIN EN BÜYÜK AÇIK HAVA MÜZESİ OLSUN.”
“Sur İlçesinin adı “ESKİ DİYARBEKİR” olsun.”
İyi bir hafta geçirmeniz dileğiyle.
Dostça kalın.