Atam Ahmedê Xanî, Nûbihara Bicûkan adlı eserinde; Hemd û sena u şikranî Ji bo wî xaliqê rehmanî Ku fesahet û beyan daye lîsan î Lîsan daye însan î (*) Gibi, dilin önem ve kutsallığı ile alakalı muhteşem bir ifadede bulunuyor. Dilin, canlılar arasında ‘insan’ olabilmenin ve kalabilmenin en ön şartı olarak algılanabilecek bir ifade.
Dilbilimci değilim. Dolayısıyla diller hakkında bilimsel ifadelerde bulunamam. O işi yapan harikulade kalemler var. Ama bizim de dil yasakları hakkında birkaç kelam edecek halimiz olsun.
Geçen hafta gazetemizin muhabirlerinden sevgili Güneş Ocağa ve Ali Çekdar Korkma’nın ‘Diyarbakır’da Kürtçe ayrımcılığı camiye de girdi’ başlıklı önemli bir haberleri oldu.
Haber hem önemli, hem haksız, hem hakaretamiz ve hem de çirkin.
Haber şu; ‘Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Diyarbakır merkez Yenişehir İlçesi'nin Ofis Semti'nde bulunan Abdulcelil Camisi'nin girişine Türkçe, İngilizce, Almanca ve Rusça İhlas Süresi’nin mealinin olduğu bir tablo asıldı. Ancak tabloda Kürtçe yok.’
Nüfusunun kahır ekseriyetinin Kürt olduğu ve Kürtçe konuşulduğu bir coğrafyada, Allah’ın Ayetlerinin mealini sadece başka dillerde vermek ‘art niyetten’ başka bir şey değildir kanımca. Kaldı ki Cenab-ı Allah, kutsal kitabı Kur’an’ı Kerim’in Rum Suresi’nde mealen şöyle ferman bulunmaktadır; “Göklerin ve yerin yaratılması ile dillerinizin ve renklerinizin ayrı olması, O’nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda, bilenler için gerçekten dersler vardır.” Hiç yoruma gerek duyulmayacak kadar açık ve tarif edici bu ayet çerçevesinden bakıldığında bile, dillere karşı bu art niyetin tolere edilmeyecek düzeyde olduğu anlaşılabilir.
Elbette ki Allah’ın mesajlarının çok fazla ve farklı dilde verilmesi önemli bir durumdur. Ancak, mesajın verildiği coğrafyadaki Halkın dilini de es geçmemek bir o kadar önemli ve hakkaniyetli bir yaklaşım olacaktır.
2023 yılı verilerine göre 1.818.133 olan Diyarbakır nüfusunun kaçı Rus, İngiliz ya da Alman vatandaşlardan oluşmaktadır ki o camide Almanca, İngilizce ve Rusça’ya yer verilmiş olup Kürtçe es geçilmiştir?
Bir Alman, İngiliz ya da Rus bir mabede ziyaret ya da ibadet maksatlı gider ve kendi dilinden bir ayetin mealini okuma hakkı vardır ama bir Kürt için neden bu hak es geçilir?
Türkçe, İngilizce, Almanca ve Rusça neden Allah’ın ayetleri olarak görülür de Kürtçe es geçilir?
2024 yılının ilk 7 ayında Diyarbakır’ı ziyaret eden Rus vatandaş sayısı 1.900, Alman vatandaş sayısı ise 3.500’dür. Evet kentimizi ziyaret eden yabancıların, kenti daha rahat gezip tanıması için farklı dillerde tanıtım da yapılmalı dini mabetlerde o dillerde panolar da asılmalı ama o kentin mukimi halkın dili olan Kürtçe neden es geçilir?
Bu asırda bu sorularla muhatap olmak bile insanı utandırır. Ama coğrafyamızda buna benzer yığınla soru ve sorun var maalesef.
Bir Halkın dilini görmezden gelmek, hem de o halkın yaşadığı coğrafyada, en hafif tabir ile o dile yapılmış bir saygısızlıktır.
Sadece o dile değil, o dili kullanan bütün halka saygısızlıktır.
Üstelik dünyanın birçok yerinde, az sayıda insanın bile konuştuğu dillerin ciddi anlamda koruma altına alındığı bir zamanda yaşıyoruz.
Buradaki amaç her ne ise uygulama son derece yakışıksız duruyor. Umarım ilgili kurum ve kişiler bir an önce bu nahoş durumu düzeltirler.
Ez cümle; Dillere saygı duyun efendiler !!!
(*) Bütün, üstünlük vasıfları ve teşekkürler
Yaratıcı olan Allah’a mahsustur
O Allah ki, açıklama ve beyan kabiliyetini dile verdi
Dili ise insana verdi…