Günaydın Türkiye. Günaydın sevgili okurlarım. CHP son zamanlarda Özgür Özel liderliğinde, Saray’ı tedirgin eden bir ivme yakaladı. İstanbul Zeytinburnu’nda 52’inci mitingini yaptı. Mitingler muhalefetin diri olmasına neden oluyor; ancak Saraçhane’deki ilk mitingin ritminden de gittikçe uzaklaşılıyor.

Çok temel bir siyaset bilimi kuralıdır; rejim otoriterleşmeye başladı mı muhalefetin zerresine bile tahammül edilmez. Her geçen gün hukuk devleti kimliğinden ve demokratik kurallardan uzaklaşan Türkiye artık totaliter bir rejime dönüşmüş durumdadır. Wikipedia, otoriterlik kavramını şöyle açıklıyor;

“Otoriterlik, siyasi çoğulculuğun reddedildiği, siyasi statüko ve müesses nizamın korunması için güçlü merkezi otoritenin kullanıldığı ve hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı, demokratik oy kullanma hakkı gibi unsurların azaltıldığı bir siyasi sistemdir”

Saray, Ekrem İmamoğlu eksenine sıkışmış muhalefete bile tahammül edemiyor. CHP İstanbul İl Başkanlığına kayyum atandı. İstanbul kararı CHP’ye kayyum atanması sürecinin provasını oluşturuyor. Bu konudaki bütün insiyatif Saray’da. “CHP’nin muhalefetinden sıkıldım” derse partiye kayyum atayacak, CHP’nin muhalefetini kendi arzuladığı çizgiye çekebilirse de durumu bir müddet daha gözleyecek ve olası bir erken seçime kadar bu kullanışlı siyaset hamlesini elinde tutacaktır.

Saray’ın planları arasında Kemal Kılıçdaroğlu’nun kayyum olarak atanması da var. Eğer böyle olursa, uzun yıllara uzanan tecrübeme dayanarak şunu söyleyebilirim; hepimiz tası tarağı toplayarak dağılalım. Meral Akşener’in 6’ıncı masada Erdoğan’ın Truva atı olduğu gerçeğini henüz sindirmemişken, meydana ikinci bir Truva atı çıkarılıyorsa, Erdoğan’a şapka çıkartmaktan başka ne yapılabilir. Saray, dolayısıyla da Erdoğan siyaseti istediği gibi dizayn ediyor. Cumhurbaşkanı o, bakan o, savcı o, hâkim o, muhalefete ayar veren o, bürokrasi onun elinin kiri… Bu durumda ne yapılabilir ki?

İstanbul İl Başkanlığına kayyum atanmışken, Özgür Özel’in siyasi geleceği üzerinde Saray’ın kılıcı dönerken, eleştirel içeriğe sahip bu yazım için lütfen bana kızmayın.

Hiçbir art niyetim olmadan, ileriye ışık tutacağı inancıyla yazıyorum.

CHP en büyük hatayı, toplumsal muhalefeti, halkın iktidara olan tepkisini İmamoğlu'nun arkasına koyarak yapıyor. Bu yanlışı yapmaya hala devam ediyor ve Erdoğan’a bir oyun alanı açıyor.

Ekrem İmamoğlu’na vefa göstermek başka bir şey, muhalefeti bu alana sıkıştırmak başka bir şey.

Sanki yüz yıllık CHP'de İmamoğlu'ndan başka İstanbul'a belediye başkanlığı yapacak kimse yokmuş gibi İmamoğlu'nun ekseninde dönmeye devam ediyor. Bu da iktidarın işine geliyor.

Gök gürültüsünü çalmak her zaman işe yaramayabilir.

Başka bir mevzu olmakla birlikte;

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, “Diyarbakır’da demokrasi, İstanbul’da otokrasi olmaz” sözleri doğru değil. Hele barışı oluşturma çabalarının sürdürüldüğü bu ortamda…

Her ağzımıza geleni topluma büyük bir özdeyişmiş gibi nakletmek çoğu kez insanları kendinden uzaklaştırmaya yetiyor.

Sonra da ben ne yaptım diye hayıflanıyoruz.

Ben Özgül Özel’e muhalefet liderliği nasıl olması konusunda Süleyman Demirel’in bir sözünü anımsatmak istiyorum;

“39 yaşında Başbakan oldum. Ana muhalefet lideri İnönü'ydü. Yeminle söylüyorum; onunla görüşmeye giderken dizlerim titrerdi. Ben alt tarafı Çoban Sülü, O ise Garp Cephesi kumandanı, Cumhuriyet'in İkinci Adamıydı."

Bir örnek daha;

Seçimlerden %50 oy alarak başbakan olan Süleyman Demirel, meclisin ilk günü meclis binasında İsmet İnönü ile karşılaşır. İnönü kendisine, "Meclisin kaç merdiveni var Süleyman biliyor musun?" diye sorar.

Demirel cevap verir; "Bilmiyorum..." Beklemediği bir soru karşısında cevapsız kalan Demirel, bu durum karşısında içten içe bozulmuştur.

Birkaç gün sonra mecliste yeniden İnönü'nün yanına giden Demirel kulağına eğilerek; "Efendim, meclisin 220 merdiveni var!" der. “Kime saydırdın” diye sorar İnönü.

Demirel; "Bizzat ben saydım efendim!" der ve bunun üzerine İnönü'den tarihi bir söz duyar;

"Bak Süleyman, lider odur ki zor işlerle uğraşsın. Lider basit işleri kendi yapmaz. Bak mesela ben meclisin kaç merdiveni olduğunu bilmiyordum. Sana saydırdım..."

Liderlik böyle bir şey olsa gerek arkadaş.

Üslubu beyan aynı ile insandır.

Suriye’de devrim oldu. PKK silah bırakıyor, ABD ve İsrail İran’ı vurdu. Ne küresel sorunlarda ne de ülkemizi ilgilendiren konularda CHP’nin kitlelere bir mesajı yok.

Varsa yoksa İmamoğlu.

Oysa;

Türkiye İmamoğlu’ndan çok büyüktür.

Gelelim “Dilimde tüy bitinceye kadar” yazacaklarıma;

Anzele, büyük bir balıklı göl haline getirilip, turizme kazandırılsın.

Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi MÜZEYE dönüştürülsün.

İyi bir hafta geçirmeniz dileğiyle.

Dostça kalın.