Tarihi yedi asır öncesine dayanan (1376) ve Ermeni dünyasınca Ortadoğu’nun en büyük Ermeni kilisesi olarak genel kabul gören Surp Giragos Ermeni Kilisesi’nin isim günü ayinine davetliydim, katıldım, sonuna kadar da izledim.
Bizzat Ermeni Patriğinin kutsama ayinini ve sonraki konuşmasını da ilgiyle dinledim.
Her yıl Mayıs ayının son pazarı ya da Haziran ayının ilk pazar gününe denk gelen ve kilise takvimine uygun düşen gün kutlanan isim günü bu yıl Türkiye Ermenileri Pattiği Sahak Maşalyan ve beraberindeki ruhani heyetin katılımıyla kutlandı.
1 Haziran Pazar sabahının erken saatlerinde Suriçindeki kilise avlusunda toplanan davetliler çanın çalınması, Patriğin ayin bölümüne geçişi ve ayinin başlamasıyla kilisenin kapalı ayin alanında toplandı.
Ermeni Patriği Maşalyan’ın yönettiği kendisiyle birlikte gelen ruhanilerin uyumuyla ayin, dualar ve tütsülerle tam iki buçuk saat sürdü.
Törene sadece Diyarbakır ve çevre illerden değil, Türkiye’nin değişik illerinden gelen konuklar da katılmıştı.
Ayin’in tamamlanmasının ardından yaklaşık yarım saat süren bir de konuşma yaptı Patrik Maşalyan. Kürtçe ve Türkçe olarak birçok alanda şehir için alışıldık olan konuşma ve sunumlara bu kez Ermenice ve Türkçe iki dillilik tanıklık etti. Önce kendi anadili Ermenice yaptı konuşmasını Patrik. Sonra da Türkçe.
İnsanın birey kimliği üzerinden inancının vicdani, barışçı, tahammüllü, paylaşımcı ve kin-nefret değil şefkatli, kucaklayıcı öğeleri bünyesinde ilkeleştiren sahiden etkileyici bir konuşmaydı Sahak Maşalyan’ın konuşması.
Şehrin çoklu kültürlere; inanç, etnisite, dil, kimlik üzerinde aşina halinin bir yansımasını daha yaşadığı bir gün oldu Surp GİRAGOS’un isim günü…
Bir sonraki günün de üstat Ahmed Arif’in yitirilişinin günü olması nedeniyle onunla sözü bağlamak en güzeli olmalı;
Bir ben bileceğim oysa
Ne afat sevdim.
Bir de
Ağzı var,
Dili yok!
Diyarbekir Kalesi…