Yeni bir asgari ücret tiyatrosu da perdeyi kapattı. 2026 asgari ücreti yüzde 27’lik bir artışla 28 bin 75 TL olarak belirlendi. Çalışma Bakanı yeni asgari ücreti işçi temsilcileri olmadan açıklamak zorunda kaldı.
Asgari ücreti Çalışma Bakanı’nın açıklamış olmasından da anlaşılacağı gibi kayda değer ya da işçi emekçileri tatmin edecek bir gelişme yaşanmayacaktı. Şayet bu yıl erken bir seçim öngörülmüş olsaydı asgari ücret bir miktar daha yüksek açıklanırdı ve bunu da açıklamayı Cumhurbaşkanı kimseye bırakmazdı.
Asgari ücrete gelen yüzde 27’lik zam haliyle geçim derdinde olan işçi ve emekçileri memnun etmekten bir hayli uzak kaldı. Açlık sınırının 30 bin TL’yi, yoksulluk sınırının ise 100 bin TL’yi bulduğu bir ekonomik tabloda 28 bin 75 liranın kimsenin derdine derman olmayacağı ortadadır. Tabii buna rağmen iktidar kanadından yapılan açıklamalar her zamanki gibi “enflasyona ezdirmedik” modunda algı yönetimine hizmet etti.
Yeni açıklanan asgari ücretin çalışanların eline geçen bölümünden dar gelirli yurttaşlar memnun olmazken, işveren kesimi de 40 bin lirayı bulan maliyetten rahatsızlığını dile getiriyor. Asgari ücretten vergi almamayı aklına bir türlü getirmek istemeyen iktidar kanadı haliyle işverenin söz konusu bu rahatsızlığını her zamanki gibi göz ardı etmeyi sürdürüyor.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da işçi ve emekçiler yeni yıla büyük bir hüsran ve hayal kırıklığı ile girecek. Ortalama bir kira tutarında kalan asgari ücretle yeni bir yıl geçirmek zorunda kalan emekçilere bu yıl da hayat gülmedi. Kaldı ki, yeni yılla birlikte yürürlüğe girecek zamlar da düşünüldüğünde asgari ücret daha işçinin, emekçinin eline geçmeden kuşa dönmüş olacak. Öte yandan yeni yılla birlikte bütçeye gelir getiren her kalemde asgari ücretteki artışla kıyaslanmayacak ciddi vergi artışları yürürlüğe girecek. İktidar kendi kasasını doldurmaya gelince TÜİK’in açıkladığı enflasyonu görmezden geliyor ama sıra emekçilere gelince TÜİK rakamları devreye giriyor ki, bu da apayrı bir tutarsızlık olarak ortada duruyor.
2026 yılı işçi ve emekçiler açısından çok daha zorlu geçecek. Geçim derdi daha da büyüyen ve alım gücü daha fazla küçülen emekçiler yeni yılla birlikte daha da yoksullaşacak. Yeni yılda emekçiler daha da yoksullaşırken, işverenler yine kâr yapacak. Esnaflar yine ürünlerine kafalarına göre canları istediğinde zam yapacak. Yani yine olan çalışanlara olacak. Çarşı Pazar dolaşan yurttaşların hayat pahalılığı daha da katlanılmaz bir hal alacak. Peki sonra ne olacak? hiçbir şey… Bir sonraki yıl muhtemelen erken seçim havasında vaatlere ve oyalamalara konu olacak. Ve sonra eski tas eski hamam hayat kaldığı yerden aynı nakaratlarla devam edecek…
Tüm bu tabloda işveren kesimi halinden memnun olmasa da kâr etmeye devam edecek. Çifte maaş alanların hayatındaki kıyaklar sürüp gidecek. Asgari ücreti bir sofrada midelerine indirenler emekçilere şükretme hikayeleri anlatacak. Bankalar nasıl büyüdüklerini gururla paylaşacak. Zenginler listesinde sıralamaya girenlerle yoksullar memleketin ne çok zenginleştiğini fark edecek. Sözün özü özeti, önceki yıllarda olanlar yeni yılda da sürüp gidecek. Yıllar yenilenecek ama yoksulluk hikâyesi hep aynı kalacak…