Halkların Demokrasi Partisi, 27 Eylül müstakbel seçime yönelik tutumunu 11 maddede toplayarak kamuoyuna açıkladı. Eş başkan Mithat Sancar tarafından açıklanan tutum metni çok fazla gündemde yer etmedi. Demokrasi Bloğu diye nitelendirdikleri tarafta çok fazla sahiplenmeyen HDP’nin tutumu, öyle anlaşılıyor ki müzakere konusu da yapılmak istenmiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, tutuma yönelik “Biz Kürt sorununu çözdük, pek yakında istismar edenlerin maskesini düşüreceğiz” dedi.

Öncelikle HDP’nin siyasi tutumunu yansıtan deklarasyonun başlılarına bakalım:

Güçlü demokrasi, Tarafsız ve bağımsız yargı, Kayyım rejimi değil halk iradesi, Kürt sorununda demokratik çözüm, Barışçı dış politika, Kadına özgürlük ve eşitlik, Kadına özgürlük ve eşitlik, Ekonomide adalet, Kamu yönetiminde liyakat, Doğaya saygı, Gençler için özgür yaşam ve Demokratik Anayasa.

Kürt Sorununa demokratik çözüm ve Barışçı dış politika maddeleri Kürt sorunuyla doğrudan bağlantılıdır ancak diğer başlıklar Türkiye’de demokrasi çıtasının daha da yükseltilmesine yöneliktir. Elbette burada HDP’ye göre çıtanın yükseltilmesi Kürt Sorununun çözümüne de katkı sunacaktır.

Fakat daha tutumun açıklanmasından kısa bir süre sonra eski Eşbaşkan Sezai Temelli, muhatabın İmralı olduğunu açıkladı. Zaten, Kürt sorununa demokratik çözüm başlığı altında yer alan “Cumhuriyetin demokratikleşmesi ile doğrudan bağlantılı ve iç içe geçmiş olan bu sorunun çözümü için muhataplarla diyalog kurulması, inkâr ve bastırma siyaseti yerine demokratik ve barışçı bir çözüm için adım atılması gereklidir” dikkat çekmiş ve “muhataplar” demekle HDP’nin İmralı dışında “Kandil’i” de kast ettiği ileri sürüldü.

Daha önce deneyimlenen çözüm sürecinde de HDP’li yetkililer, “muhatabın Kandil olduğu, kimle savaşılıyorsa onunla masaya oturulur” mealinde sıkça açıklamalar yapmışlardı.

Muhalefet Liderleri “Muhataplar” Kavramını Tartışmak İstemiyor

Hali hazırda devlet nezdinde “muhataplık” sorunu diye bir sorun olmadığı yönünde bir politik kararlılık görülmektedir. Seçime doğru yol alınan bir süreçte “muhataplar” içerisinde İmralı ve Kandil’e yer verilmesi ittifakları oluşturan bileşenleri “HDP’ninTutumBelgesi”ne temkinli yaklaşmaya zorlamaktadır. Cumhur İttifakı en yüksek noktada yaklaşımını ortaya koydu. Fakat başta CHP olmak üzere İYİ Parti “Muhataplar” kelimesini görmezden geldi, es geçti çok fazla üzerinde durulmak istenmedi. Bu gibi “Hassas” konuların gündemde kalıp tartışılması Millet İttifakı adına seçimlerin artık yarı sesli telaffuz edildiği bir süreçte dezavantaj olacağı belli. Bu kaygıdan hareketle bileşenler konunun sıkça ve yoğunca tartışılmasından yana değiller.

HDP’nin konunun tartışılıp tartışılmaması noktasına yönelik tutumuna gelmeden önce, “Barışçı Dış Politika” başlığı altında yer alan “Komşularımız başta olmak üzere diğer ülkelerle savaş ve çatışmaya, askeri güç gösterisine dayalı, maceracı politikalardan uzaklaşmak, güçlü ve ilkeli diplomasiye, diyaloga ve her alanda iyi ilişkilere dayalı barışçıl politikalar yürütmek, hepimizin yararınadır” tespitini de tartışmakta yarar var. HDP her tezkere oylamasında hep ret oyu verdi. Türkiye’yi bu gibi durumlarda “Macera peşinde koşmakla” itham etti. Devlet aklı da HDP’nin bu tutumunu ülkenin milli çıkarlarına karşı çıkmakla, dolaylı yollarda “Bölücü terör örgütünü himaye etmekle” suçladı. Tabi HDP de kendine göre siyaset yapıyor. Tezkereye destek verse, örneğin Zeytin Dalı Harekatı PYD-YPG’nin olduğu bölgeye yapılacak, bu nedenle hem PKK’nin sert yaklaşımına maruz kalacak hem de kendisine oy veren Kürtlerin eleştirilerine muhatap olacak. Bunu yapmakla HDP, kendisine oy veren tabanı da kontrol altında tutan bir siyaset üretmiş olmaktadır.

HDP’li aktörler, 11 maddeden oluşan siyasi tutum belgesinin ardına kadar tartışılmasından yanadır. Fakat hali hazırda ittifak görüşmeleri yapan altı parti (CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Partisi, DEVA Partisi ve Gelecek Partisi) içerisinde yer verilmemektedir. Ancak HDP’nin bu ittifaka çok yakın olduğu bilinmektedir. Bu nedenle kamuoyunda buna (6+1) dendi.HDP’nin /.Parti mi olacak yoksa 6+1’de mi kalacak önümüzdeki süreçte belli olacak. Burada ince siyaset şu: HDP yarı dışarıda kalırsa muhafazakar oyların temsilcisi olarak lanse edilen İYİ Partiye oy veren taban korunmuş olacak diğer yandan geçmişteki Akşener’in “ülkücülük” geçmişinin üstü de örtünmüş olacak.

Liderlerin “Muhataplara” Yönelik Alacakları Tavır Merak Ediliyor

Aslında HDP Kürtlerin özgün haklarını yasal güvenceye almak için Millet İttifakının bileşenleriyle açık açık, kamuoyunun gözü önünde müzakere etmeli ve bir sözleşme kapsamında tarafların imzaları ile bir anlamda garanti altına almaya çalışmalıdır. Örneğin muhataplar derken, bu , açıklanmalı ve liderler bu konuda görüşlerini beyan etmelidir. Sezai Temelli’nin dediği gibi muhataplardan biri İmralı ise CHP ve İYİ Partinin liderleri bu muhataplığı kabul edip etmeyeceklerini ivedilikle açıklamalıdır madem Türkiye’de Kürt sorunu demokrasi ile çözülmek isteniyor.

Müstakbel seçimle ilgili basit aritmetik hesapları şimdilik böyle. Ancak sandıktan basit aritmetik hesapların tutmadığı nice seçimler yaşadı bu ülke, bu millet. Daha seçime çok var, öyle anlaşılıyor ki, daha açık siyasi tutumların ortaya konması gerekmektedir.

Saygıyla…