Millet İttifakı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2023 seçimleri için izlediği seçim stratejisi iki bölümde ele alınabilir. Bunlardan ilki Türk seçmenine dönük olanı, diğeri ise Kürt seçmenine yönelik olanıdır. Hedefe ulaşabilmek için bu seçmenlere yönelik doğru stratejiler izlenmeli/ izlenmeliydi. Kılıçdaroğlu’nun yüzde 45’e bile ulaşamayan seçim oranının düşük olmasının gerçek nedeni izlediği yanlış seçim stratejisi çerçevesinde değerlendirmek mümkündür.

Şimdi bu iddiamızı kısaca ortaya koymaya ve temellendirmeye çalışalım.

Bir defa Türkiye seçmeni seçime yönelik tutumunu daha çok psikolojik argümanlar üzerine kurmaktadır ki seçmen akılcıl davranmıyor demek istemiyoruz elbette.  Başka bir ifadeyle seçmenin oy kullanırken daha çok duygusal zekasıyla hareket ettiğini söyleyebiliriz.

Bu kapsamda Kılıçdaroğlu’nun seçim stratejisine geldiğimizde öncelikle işi çok zor olduğunu ileri sürmek olasıdır. Seçimlerde Türkiye seçmeninin kahir ekseriyeti milliyetçilik duygusu ile tutumunu ortaya koymaktadır: bu, dün de bugün de böyle oldu. Seçimden elbette çoğunluk elde edemeden zaferle çıkmak imkansız.

Türkiye Seçmeninin Tutumuna Milliyetçilik ve Terör Etkisi

Türkiye yüzyılı seçimini yaşamaktadır. Sürece bakıldığında hem siyasal aktörlerin hem seçmenin yaklaşımının yönünün belirlenmesinde milliyetçilik duygusu ve teröre olan yaklaşımın çok büyük etkisi olduğu anlaşılmaktadır.

Tarihe bakıldığında devlet yönetiminde Türk milliyetçiğinin başat olduğu hatta İslami inancın önünde yürüdüğünü söyleyebiliriz. Bu nedenle devletin karakterinde Türk milliyetçiğinin genlerinin belirleyici olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle devlete kast eden terör ve terörist oluşumlara karşı millet her zaman hassas olmuştur.

2023 seçimlerinin ilk turunda milletin terörist oluşum ve anlayışlara karşı bir tutum sergilediğini göz önüne aldığımızda işi çok zor olan Kemal Kılıçdaroğlu’nun düşük bir performans ortaya çıkardığını söylemek gerekmektedir.  Özellikle PKK ile ilgili tutumu net olmayınca buradan bir darbe yediğini öne sürebiliriz. “PKK’nin adını anmak onun için reklam olur” gibi rasyonel olmayan yaklaşımı kimi zaman komik bile bulundu. Yine PKK kurmaylarının açıklamalarına karşı sessiz kalmayı tercih etmesi devlet ciddiyetine yönelik tutumunun aşınmasını beraberinde getirdi. Halbuki bu noktada daha farklı bir seçim aklı devreye girebilirdi. Kararsız seçmen anlaşılabilir ama kararsız başkan adayı anlaşılamaz ve güven vermez millete.

Kılıçdaroğlu’nun “Kovulmuş Adamlarla” Strateji Oluşturması

Kılıçdaroğlu’nun “Kovulmuş Adamlarla” Strateji Oluşturması daha doğrusu Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan ile stratejisinin yanlış aparatlarından olmuştur. Millet “kovulmuş adamlara” güven duymaz. Bunların tabanda karşılıkları yoktur. Zannedildi ki bu şahıslar “AK Parti tabanını oyacak” kadar etkili. Halbuki her ikisinin de bakanlık veya başbakanlık yaptıkları dönemde CHP’nin eleştirileri odağında oldukları hatırlanmaktadır. Bunlar başarısız diye Erdoğan tarafından görevden alınmışlardı. Ahmet Davıtoğlu’nun ve Ali Babacan’ın bugüne kadar tek başarıları CHP listelerinde “sıfır oy” ile 24 milletvekili çıkarmış olmaları. Keza Saadet de aynı oy oranı ile 10 milletvekili çıkarmayıbildi!

Benzer yanlışlar yapılmaya devam ediliyor gibi. Medyada çıkan haberlere bakılırsa, Kılıçdaroğlu’nun Muharrem İnce’ye Milli Eğitim Bakanlığı, Ümit Özdağ’a da içişleri Bakanlığı teklif ettiği söylenmektedir destekleri karşılığında. Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ bir öneriler veya talepler içeren protokolünün CHP’ye verdiğini  açıkladı. Yöntem olarak bu doğrudur Özdağ’ın yaptığı. Bilindiği üzere daha önce benzer şekilde HDP’ye de bakanlıklar verileceği basına yansımıştı. Bakanlıklar verilme teklifi destekleri karşılığında çok yanlış bir seçim stratejisidir seçim öncesi için. Seçim kazanıldıktan sonra bu gibi konular değerlendirilir ama seçim öncesi bu gibi yaklaşımlar tek kelime ile ucuz bir yaklaşım olur. Yalnız burada HDP’yi dışarıda tutmak gerek, çünkü HDP talepleri büyük, birkaç bakanlık kurtaramaz.

İkinci tura dört gün kaldı, Cumhur ittifakı daha bir coşkulu ve moralli bir durumda. Anketlerin etkisiyle oluşan Millet ittifakının psikolojik üstünlüğü kaybetmiş gözüküyor, özellikle CHP tabanı darmadağın. HDP tabanı da oldukça gevşemiş durumda deyim yerindeyse. Cumhur İttifakının tek dezavantajı REHAVET. Rehavet kavramı her zaman tehlikeli, çünkü çalışama azmini ve aktif olma yeteneğini kırıyor. Bunun neticesinde hezimet ortaya çıkar.

Şüphelerden uzak, demokratik bir seçim dileğiyle…

Saygıyla…