Bugün 25 Kasım… Dünyanın dört bir yanında olduğu gibi bizde de mor rengin anlamı büyüyor.
Mor, güçlenmenin, dayanışmanın ve umudun rengi.
Kadınların hayatlarına yönelen her türlü şiddete karşı birlikte durma çağrısının simgesi.
Son aylarda yaşanan acı olaylar hepimizin yüreğini sıkıştırdı.
Her kaybedilen kadın, geride sadece bir isim bırakmıyor; yarım kalan hayaller, sessizliğe gömülen gülüşler, eksilen bir aile, sarsılan bir toplum bırakıyor.
Bu yüzden 25 Kasım, yalnızca bir farkındalık günü değil, içimizdeki insanlığı tazeleme günü.
Şiddet çoğu zaman bir anda ortaya çıkmaz.
Sadece bir çeşidi yoktur.
Küçücük sözlerle, küçümsemelerle, sınırları zorlayan davranışlarla başlar.
Bazen göz göre göre büyür, bazen sessiz kapıların ardında.
Bu nedenle toplum olarak her birimizin taşıdığı sorumluluk çok büyük.
Bir sözümüz, bir desteğimiz, bir fark etmemiz bile bir hayatı değiştirebilir.
Bu özel günde verilmesi gereken en güçlü mesaj şu:
Her kadın, yaşama sevincini kaybetmeden, korkmadan, özgürce yaşamayı hak eder.
Bu hak kimsenin lütfu değil; doğuştan gelen bir insanlık değeridir.
Çocuklara saygıyı, sevgiyi ve empatiyi öğretmek; ilişkilerde iletişimi ve sağlıklı sınırları konuşmak; zor durumda olan birine “yalnız değilsin” diyebilmek…
Bunların hepsi şiddetin karşısında atılmış küçük ama çok değerli adımlar.
Mor renk bugün yalnızca bir sembol değil; karanlığa karşı yakılmış bir umut ışığı.
Bu ışığın çoğalması için hepimizin yapabileceği bir şey var. Bir farkındalık, bir dayanışma, bir el uzatma…
Kadınların gülüşlerinin, hayallerinin ve varlıklarının değerini hatırladığımız bir gün olsun.
Ve bu farkındalık, sadece 25 Kasım’da değil, yılın her günü içimizde var olsun.