Büyüdükçe büyüyor kadim Diyarbakırımız. O büyüdükçe, bizi de kendisi ile büyütüyor, geliştiriyor ve güzelleştiriyor.
Temel sorunlar yok mu?
Var.
Kentimize dair sorunlar yok mu?
Var.
Çözmek için çava yok mu?
Var.
Ama işte, bazen bazı şeyler kaplumbağa hızıyla yürüyor. Bizim canımızı sıkabilir ama yapacak bir şey de yoktur.
Geçen hafta 170’in üzerinde yerli ve kent dışı firmalardan oluşan muazzam bir fuar vardır Diyarbakır’da.
Diyarbakır Fuarcılık ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından organize edilen ve kentin neredeyse tüm kurumlarının desteklediği “7. Mezopotamya Gurme ve Yöresel Lezzetler Fuarı” müthiş bir kalabalıkla açıldı ve aynı müthişlikle de devam edip sona erdi.
Her lezzet ve fiyatta ürünlerin sergilendiği fuarda çok kültürlü ve çok renkli görüntüler insanların ilgisini çekti.
Diğer fuarlar gibi ulaşım konusunda kısmi sıkıntılar yaşansa da Diyarbakırlılar, fuarı yalnız bırakmadılar.
Erzurum, Trabzon, Elazığ ve Van başta olmak üzere birçok yakın ve uzak şehirden getirilen ürünler Diyarbakırlıların beğenisine sunuldu.
Alan da memnundu, satan da.
Fuarın organizasyonuna emek verenler de memnundu, ziyaret eden Diyarbakırlılar da.
İşte bunların tümü, ülkede bir şekilde konuşulan ‘Sürecin’ rüzgarının da etkisinde oluyor.
Barış, hem maddi hem de manevi huzurun vücut bulması için önemli bir durumdur. Zerrece zararı ziyanı olmaz Barış’ın.
Gurme fuarından Barış’a nasıl geldin dediğinizi duyar gibiyim. Ülke olarak hepimiz bir şeylere açız, ama hepimizin en çok aç olduğu tek nokta ise Barıştır.
Beraberinde, bereketi ve huzuru ve ekonomik canlanmayı ve bölgesel arası dengesizliği def etmeyi, halklar arasına konmak istenen o ‘ötekileştiriciliğin’ yok olmasını sağlar.
Diyarbakırlı bir esnafın kendi ürününü Trabzon’daki bir fuarda rahatlıkla sunabiliyorsa ve Trabzonlu esnaf da aynı güvenle burada stant açabiliyorsa, çok kıymetli bir duruş olmuş olur.
Evet, şehrimize fuarlar, aktiviteler, şenlikler, festivaller çok yakışır. Ama en çok da Barış yakışır.
Sadece şehrimize değil tüm Dünya’ya yakışır Barış.