Gübresinin hem tarım hem de silah sanayisinde kullanılabileceğinin ortaya çıkması ve etinin lezzeti, 16. yüzyıldan itibaren güvercinleri önemli bir noktaya getirmiştir. Bu güvercinleri bir arada tutmak ve barınmalarını sağlamak için değişik ülkelerde binalar inşa edilmiştir. Birçok ülkede yüzyıllardır bu kültür yerel yönetimler tarafından devam ettirilirken, maalesef Diyarbakır'da değeri tam anlaşılamayan bu kültür yok edilmiştir.

Güvercin gübresi, Avrupa'da 16., 17. ve 18. yüzyılda çok değerli bir kaynak olarak kabul ediliyordu. Çiftlik gübresine göre çok daha değerli olduğu ortaya çıkan ve barut yapımında kullanılan bu gübrenin çalınmaması için, güvercin evleri o tarihlerde silahlı muhafızlar tarafından korunuyordu. 

İngiltere'de 16. yüzyılda güvercin gübresinde bulunan Güherçile, barutun temel maddesini oluşturmaktaydı. Yoğun azot içerdiğinden, barutun ham maddesi olan Güherçile yapımında kullanılıyordu. O dönemde barut, güherçile, kükürt ve odun kömürü tozundan yapılıyordu ve 'Karabarut' adıyla biliniyordu. Barutun ham maddesi için o tarihte bilinen tek kaynak güvercinlerdi. Bu nedenle son derece değerli bir meta olarak kabul edilirdi. Hem tarım, hem de silah sanayisi için güvercin gübresinin değeri geçen yüzyıla kadar devam etti.

Yok olan kültür örneği olarak halen ayaktalar

Diyarbakır'da çok değil, 1950'lere kadar bile Dicle Nehri kıyısında bulunan onlarca köyde bu yaban güvercinlerin barınması için Boranhaneler bulunurdu.

Özellikle kıyıya yakın köyler başta olmak üzere, iç bölgelerde de köylerde ev yapanlar, hemen yanı başına yaban güvercinlerin barınması için en az bir adet Boranhane yapardı. Amaç, buradan elde edilecek değerli gübre ile tarım arazilerinin beslenmesi idi. Gübresinin verimi nedeniyle bağ, bahçe ve bostan işleriyle uğraşanların tek tercihi bu gübre olurken, aynı zamanda ihracatı da yapılıyordu. Günümüzde sadece Karaçalı (Til Alo) köyünde bulunan Boranhaneler, bu kültürün nasıl yok edildiğinin görülmesi açısından önemli bir örnek teşkil etmektedir.

Binalar kapısız yapılırdı

Burada yapılan Boranhaneler, özel bir teknikle inşa edilir, kedi, tilki, sansar gibi yırtıcı hayvanların ve yılanların yuvalara ulaşmamaları için binaya herhangi bir pencere yapılmaz, sadece güvercinlerin girip çıkabilecekleri boyutta en üst kesime küçük pencereler açılırdı. Kerpiçten yapılan Boranhanelerde ilk zamanlarda kapı bulunmazdı. Yılda bir yada iki kez gübrelerin toplanabilmesi için kerpiç duvarın bir bölümü giriş için yıkılır, gübreler alındıktan sonra burası tekrar kerpiçle örülür ve çamurla sıvanarak kapatılırdı.

Aynı uygulama birçok ülkede vardı

Ancak daha sonraki yıllarda, bir insanın girebileceği boyutta bir adet kapı yapılarak, güvercin gübresinin bu şekilde toplanabilmesi tasarlandı. Karaçalı köyündeki höyüğün hemen alt kısımlarına yapılan ve günümüzde  kullanılmayan ancak halen ayakta kalan Boranhanelerde bunları görmek mümkün. Aynı tarz uygulama, başka ülkelerde de değişik boyutta yapılan güvercin evi ya da Boranhanelerde görebiliriz.

Binalar özel olarak dizayn edilirdi

Tek ya da çok bölmeli Boranhanelerin içinde, güvercinlerin tünemesi için 1.5-2 metre aralıklarla yapının farklı yerlerine kavak ağacından yükseltiler yapılırdı. Aynı şekilde bunun üzerinde 2-3 metre yüksekliğe de aynı şekilde sırıklar dizilir ve bu sırıklar alttan yukarıya doğru binanın tepesine kadar dizilirdi. Bu sırıklar, hem iç duvarlara asılı bulunan güvercin yuvalarına kolay erişimi sağlar, hem de kerpiç duvarları birbirine birçok noktadan bağlayarak, binanın dayanağını arttırırdı.

Her yıl bakımları yapılırdı

Diktdörtgen ya da kare şeklinde yapılan Boranhanelerin iç duvarlarına ise güvercinlerin yuva yapması için saz veya kamıştan örülü kulplu sepetler monte edilirdi. Boranhanelerin büyüklüğüne göre, bazen bu sepet sayısı 400-500'ü bulabilirdi.

Kerpiçten yapılan ve damları toprak olan Boranhanelerin her yıl bakımının yapılması zorunluydu. Yağmur ve kar suyu nedeniyle Boranhane damının çökmemesi için 'loğlama' yapılarak, üstteki toprak sıkıştırılır ve suyun aşağıya inmesi önlenirdi. Bir anlamda 'çatı bakımı' diyebileceğimiz bu uygulama, aynen topraktan yapılma eskiköy evlerindeki uygulamanın bir benzeriydi.