2023 seçimleri hiç şüpheye yer bırakmaksızın tarihsel bir öneme sahiptir. Bu seçimi kazanan siyasi güç, Türkiye tarihinde farklı bir başlangıcın öncüsü olacaktır. Muhalefet kazanırsa, Türkiye ‘güçlendirilmiş parlamenter’ sisteme geçecek ama bu sistem elbette biraz farklı olacaktır. Hali hazırda bu kavramın içeriği sahiplenenleri tarafından içeriği tam doldurulmamış. İktidar kazanırsa hem muhalefet bu anlayışıyla tarihe gömülecek hem de bir daha parlamenter sistem belki konuşulmayacak. Ancak siyaseten muhalefet elbette yok olmayacak, fakat bugünkü manada muhalefet olmayabilir, nitelik değiştirebilir. 2023 Haziran seçimlerinden sonra oluşabilecek bir muhalefet anlayışı belki de bugünkünden daha iyi bir başkanlık sistemi için siyaset sahnesinde olacak.

İktidar ile muhalefet arasında çekişme, her ülkede olduğu gibi Türkiye’de de siyaset arenasında kıyasıya bir mücadeleye tanıklık ediliyor. Türkiye’de, farklı olarak, muhalefet anlayışı rakiplerini yıpratma ve bertaraf etme ekseninde yapıldığı için yapıcı bir siyasi tarz ortaya koymaktan öte bir toplumsal gerilimi de beraberinde getirmektedir. İktidar da buna benzer bir söylemle cevap veriyor. Hal böyle olunca taraflar adeta birbirinin siyaseten enerjisini tüketme veya bu enerjinin boşa harcamasına yol açmış oluyor. Peki siyaseten enerji ne anlama geliyor?

Fen bilimlerinde enerji, belli bir zaman diliminde maddenin yapısını oluşturan taneciklerin kıyasıya mücadeleleri sonucu oluşan güç ile meydana gelen hareket anlamında kullanılmaktadır. Harekete geçirilen rekabet ile madde hem enerji sarf etmekte hem de enerji üretimine neden olmaktadır. Başka bir ifadeyle az bir enerji ile harekete geçirilirken daha fazla bir enerji üretimi de ortaya çıkmış oluyor. Ortaya çıkan fazlalık ülke yararına kullanılmakta olup bu da kalkınmaya yol açmış olmaktadır.

Siyaset biliminde enerji iseiktidarı hedefleyen, demokrasinin araçları olarak kabul edilen siyasal partilerin harekete geçirilmesiyle ortaya çıkan güç olarak tanımlanabilir. Şüphesiz burada bir siyasi üretimden söz etmek mümkün ve bu üretimi gerçekleştiren teşkilatların öncü siyasi kadroları ve üyelerinin oluşturdukları bütün sayesindedir. İktidara giden yolda teşkilatlar proje, plan ve tasarılar hazırlayarak bir dizi eylem biçimi şeklinde çalışmalarını somut bir duruma getirirler. Bunu yaparken bir miktar emek harcarlar ama neticede bir siyasi üretim ortaya koymuş oluyorlar. İşte bu siyasal üretimle ülke yönetilmiş olur.

Enerji Kaybı Üretimi Engeller

Ekonomik alanda olduğu gibi siyasi alanda da enerjinin gereksiz yere kullanımı bir kayba yol açmakta bu da üretimin önüne bir engel olarak ortaya çıkmaktadır. 2023 seçimlerine dokuz aydan az bir süre kala hem iktidar hem muhalefet tarafı yeni formatlarla toplumun karşısına çıkmak için siyasi çalışmalarını yoğunlaştırdıkları görülmektedir. İttifaklar şeklinde bir seçim yapılacağı için bir çok siyasi bileşen iktidar olmak için bir araya geliyor, talep ve önerileri tartışıyorlar. Demokrasinin doğası gereği olması gereken de bu değil mi?

Olması gereken bu, evet ama seçime az bir süre kala özellikle muhalefet cephesi hala birçok konuda net değil. Dün itibarıyla 6’lı Masa olarak 7:ci toplantılarını gerçekleştirdiler. Cumhur İttifakının adayı net iken Millet İttifakının adayı hala belirsiz. İşte tam da bu noktada muhalefet enerji kaybını yaşarken iktidar tarafı giderek işi toparlamaktadır. Farklı bir ifadeyle Cumhur İttifakı enerji üretmeye başlarken, Millet ittifakı hala enerjisini belirsiz bir konuda harcamakta ve bu anlamda tüketici bir konumda bulunmaktadır.

6’lı Masa şeklinde bir araya gelen Millet İttifakının liderleri ürkek tavırlarla bir araya gelerek biri diğerinin aday olmasını istememe gibi bir tavır ortaya koymaktadır. Masa dışından adayın çıkmasını isteyen birileri vardır. Biri Abdullah Gül’ü istiyor, diğeri Ana muhalefet liderinin adaylığını kabul etmeyerek Mansur Yavaş’ı veya Ekrem İmamoğlu’nu istiyor. Bunda direnen Meral Akşener, gerekçesini ‘Kazanacak Aday’ olarak açıklıyor. Yani ona göre Kemal Bey aday olursa kazanamayacak, yahu neden kazanamayacak? Bunun cevabı yok, ama akıllara daha önce bir milletvekilinin söylediği gibi sebebi Kemal Bey’in ‘Alevi ve Kürt Olması” mı? Meral Hanım’ın içinde de böyle bir niyet var mı acaba?

Millet İttifakı daha HDP’yi masanın neresine koyacağı belirlememiş durumda. Son süreçte HDP açıklamalarına bakılırsa ortaya koyduğu talep, eleştiri ve hatta ‘masayı dizayn’ etme şeklinde zorlayıcı tutumları ile masadan kendine bir yer talep etmektedir. Buna karşı İYİ Parti lideri Meral Akşener, biz ne masada ne masa dışında HDP ile bir araya gelmeyiz, şeklindeki açıklaması masanın sarsıntı geçirmesine sebep olmuştu. Günlerce süren tartışmalar bu anlamda bir enerji kaybını da beraberinde getirmişti.

Ez cümle muhalefetin yaşadığı enerji kaybı iktidarın gün geçtikçe toparlamasına ve güç kazanmasına sebebiyet vermektedir.