ABD, gerek Ortadoğu’da gerekse Latin Amerika ülkelerindeki müttefiklerinin siyaset anlayışlarını ve yönetimlerini hem terbiye etmek hem de değişen şartlara göre kendi çıkarları doğrultusunda yöneticilerini değiştirmek istemiş ve bunu kalıcı bir yöntem olarak kullanmıştır.  Bu çerçeveden bakıldığı zaman Türkiye’de her on yılda bir darbe yapılmıştır ve bu darbelerin arkasında ABD’nin izlerinden emareler bulunmuştur. Bu darbelerin sonunda biçilen demokratik dinamikler ve sosyalist güçler olmuştur. Bu nedenle Türkiye gibi ülkelerde solun her zaman Anti Emperyalizm ve Anti ABD sloganları ilkesel bir politik stratejinin özeti olmuştur. 1970’lerde Denizler ‘6. Filo Defol’ derken bu stratejiyi uygulamışlardır.  Fakat günümüz sol bugün bu ilkelerinden uzaklaşmıştır her ne kadar idam edilişlerinin yıldönümlerinde Denizleri ansalar da…

Darbenin Genleri Değişti!

15 Temmuz 2016’da Türkiye’de bir Askerî Darbe Girişimi yaşandı ve 250 insanın ölümüne yol açtı ve kayıtlara “Askerî Darbe Girişimi” adıyla geçti. Anti-demokratik bir özelliğe sahip olan darbelerden bir olan bu girişime nedense ‘Demokrasi Havarileri’ kesilen batılı ülkeler ve Türkiye’deki “Demokrasi Güçleri” darbe diyemediler; karşı çıkmadılar. Geçiştirme politikası uygulayarak sessiz kalmayı tercih ettiler. “Her türlü darbelere karşıyız” dediler ama bunun adını anarak somut bir tavır ortaya koymadılar.

Seçilmiş hükümetin başı olan Recep Tayip Erdoğan, soğuk kanlı bir bekleyişin ardından CNN Türk’teki Hande Fırat’ın yönettiği programa bağlandı. Millete çağrıda bulunan Erdoğan, herkesi sokaklara davet etti darbecilere karşı koymak için. Türk demokrasi tarihinde yaşanan bu kadar darbelerin ardından ilk defa seçilmiş hükümetin başı demokrasiye sahip çıktı. Ondan öncekiler aldı şapkalarını gittiler! Darbe veya girişimini millet başarısızlığa uğratmıştı.

Darbe Başarıya Ulaşamayınca…

Önce Gezi Olayları yaşandı. Batı tarafından masum gösterilen bu olaylardan sonuç çıkmadı. Durmadılar, Türkiye’yi karıştırmaya kararlılar. Sonra..

Sonra da 2016’da vuku bulan Darbe Girişimi…2016’daki darbe girişiminden öncekilerde neredeyse yapılan bütün darbeler sonuç almıştı.Yani 60, 70 ve 80’lerde yapılan darbeler… Bilanço ağır!..Ölümler, yaralanmalar, ağır cezalar vs…Kim bunu ödedi? Tabiki günümüzdeki “Demokrasi Bloğunun” öncelleri…Ülkede sadece kısa süreliğine bir kriz yaşanmıştı. Toplum yavaş yavaş toparlamaya başladı. Hükümet kısa sürede kendine geldi, deyim yerindeyse. 

Dertleri onlarla pek çok konuda anlaşmayan Erdoğan’ı devirmek veya onu hizaya getirmek. Devirerek ve hizaya getirerek bedeli kim öder, elbette ki millet. Her zaman olan millete olmuştur zaten.

ABD Başkanı Joe Biden açık açık ifade ediyor, Erdoğan’ı devireceğiz diye. Darbe ile olmayınca sandıkla diyor. Türk demokrasi tarihinde NATO Müttefiki olan ABD’nin ve diğer Avrupa ülkeleri dahil buna, hiç bu kadar Türkiye seçimleri ile ilgili olmamıştı veya müdahil değildi. Şimdi basın yayın kuruluşları başta olmak üzere neredeyse AB’nin bütün siyasal aktörleri her gün Türk hükümeti ile ilgili bir menfi açıklama yapıyor. Kullandıkları ifadeler ne kadar da Türkiye’deki muhalefetin mensuplarının yaptıklarına benziyor!

Şimdi de hazır bir algı oluşturulmuş durumda. Erdoğan kaybederse seçimde hile olmamıştır ama kazanırsa hile yapılmıştır. Bu boşuna ortaya atılmaz. Sinsice bir amaçları olduğu görülmektedir. Türkiye karışırsa, muhalefet de iktidar da zarar görür. Bu nedenle 14 Mayıs seçimlerinin selametle ve olgunlukla geçmesi milletin yararına olacaktır.

Seçim öncesi bazı olaylar hayra alamet değil gibi. Siyasal partilerin seçim bürolarına, saldırılar veya atılan mermi kovanları geliyorum diyen tehlikelerin habercisidir sanki. Ama bundan önce liderlerin ve politik aktörlerin gerilimi yükselten söz ve açıklamaları belki mermi kadar tehlike sinyallerini veriyor. Erzurum’da yaşanan olaylardan sadece hükümeti sorumlu tutmak doğru değildir. Elbette seçime yönelik hiçbir şiddet tasvip edilemez. Karşılıklı suçlamalar yerine olayın gerçek çıkış nedeni ve kimlerin bunda rol oynadığı dürüst bir şekilde halka anlatılmalıdır.

Erzurum’da yaşananlardan ders çıkarılmasa yarın başka bir şehrimizde benzer oyunlar tezgahlanabilir. Siyasal aktörler söz ve davranışlarının nelere yol açabileceği konusunda ince hesaplar yapmalılar. Ateş çemberine alınmış bir Türkiye’nin ne mevcut iktidara ne de muhalefete hayrı olamaz. Sadece Türkiye’ye diz çöktürmek isteyen dost gibi görünen düşmanca tutum sergileyen güçlerin işine yarayacaktır olası bir toplumsal çatışma. Sadece iktidara geleyim uğruna bir siyasal stratejiyi hayata geçirmeye çalışan bir muhalefet anlayışının iktidar kadar sorumluluğu vardır elbette. Sandıktan kim çıkarsa millet ona kendisini yönetme yetkisi vermiş demektir. Seçim sonrasındaki süreç, öncesi kadar önemli ve hayatidir. Akıllı davranmasak oyunlar ondan sonra oynanmaya başlayacaktır!

Saygıyla…