Kızılderili şefleri trenle New York’a getirilir. Bir heyet karşılar şefleri. Konuklara toplantı öncesi kenti gezdirirler. Sokaklardaki insan seli, araçların, iş makinelerinin ve şehrin o devasa gürültüsü kızılderili şefleri şaşırtır… Bir ara Oglala Lakhotaları’nın şefi ve şamanı Heȟáka Sápa-Karageyik bir Ağustos böceğinin şarkısını duyduğunu söyler. Diğer reisler de onaylar, ama beyaz adamlar inanmaz! “Kentte Ağustos böceğinin olamayacağını, olsa bile bu gürültüde duyulamayacağını” ifade ederler
Şef Karageyik ısrar eder. Sonra aracı durdurur. İner araçtan, hemen ilerideki parka gider ve bir ağaçta Ağustos böceğinin sesi daha gür duyuluyordur.
Beyaz adamlar şaşırır.
“Olamaz” derler, “Sende doğa üstü güçler var.”
“Hayır” der Karageyik,
“Ağustos böceğini duymak için doğa üstü güce ihtiyaç yok.”
“O zaman biz niye duymadık?” derler.
Karageyik cebinden metal bir 50 sent çıkarır, kaldırımda yürüyen insanların arasına yuvarlar.
Bir anda herkes “Acaba benden mi düştü?” diye paraya bakar.
Karageyik yanındakilere sorar:
“Anladınız mı..?”
“Anlamadık” derler.
Anlatır;
“Bir insan için önemli olan, nelere değer verdiğidir. Çünkü her şeyi ona göre duyar, ona göre görür ve ona göre hisseder.
Siz doğaya değer verseydiniz,
Ağustos böceğinin, şarkısını duyardınız...”
Evet şimdi bu kıssadan, hangi hisseyi çıkarmamız gerek!
Tam bir haftadır DİTAV’ın Suriçi’nde Meryemana kilisesi bitişiğindeki kültür sanat evinde Bestami Eği’nin Androposen sergisi var. Sergi hafta sonuna kadar açık ve gezilip görülebilecek.
Bilim insanlarının çok haklı olarak yine insanın kendi dışındaki tüm canlılar üzerinde bütün hak kendisininmiş gibi hüküm-ferman olduğu bu tuhaf çağ yangını ve cangılında adeta bir çığlıkla tüketim toplumunun kullan-at çılgınlığına karşı, atık malzemeleri sanat eseri olarak sunuyor.
Kaçırmayın. Kaçırmayın ki güz yaprakları düşürse bile ağustos böceğinin şarkısını duyup dinleyin…