CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 6’lı Masa’nın 2023 seçimlerinin müstakbel adayı konumuyla önce ABD sonra İngiltere’ye giderek çeşitli temaslarda bulundu; görüşmeler yaptı. Kılıçdaroğlu’nun bu gezileri hem ana muhalefet lideri olması, hem bütün muhalif çevrelerin toparlanmasında oynadığı rol, hem de 2023 seçimleri için aday isim olma potansiyeline sahip konumuyla, sonuçları ve ardından yapılan açıklamalarla Türkiye’de siyaset gündeminin ana konuları başında tartışıldı, tartışılmaya devam etmektedir.

Buraya kadar herşey normal ve  elbette  Sayın Kılıçdaroğlu yurt dışı gezilerine çıkabilir, istediği ülkeye gidebilir. Ancak bir siyasi lider ve Kılıçdaroğlu gibi Türkiye’de sosyal-demokrat kesimin lideri konumunda olan birisinin bu “Nazik” süreçte iki küresel güç olan ABD ve İngiltere gibi ülkelere yaptığı geziler kendisine ne getirir ne götürür hesabının iyice yapılmasının içinde olması gerekmiyor mu?

Türkiye’de bir siyasi iddia vardır: ABD’den icazet alma. Bu iddianın sahibi Türkiye’de sol ve sosyal demokrat kesimdir. Türkiye’de ne zaman bir askeri darbe veya darbe girişimi (15 Temmuz hariç) yapıldıysa ve ne zaman bir siyasi lider ABD’ye gittiyse ‘ABD’den İcazet almaya gitti’ değerlendirmeleri hep yapıldı. Bu iddialar her zaman yapıldı. Fakat sol çevreler, Erdoğan Karşıtlığı nedeniyle olacaktır ki, 15 Temmuz Darbe Girişimi olarak tarihe geçen FETÖ’nün yaptığına Darbe demedi ve doğru dürüst demeyerek süreci geçiştirme yöntemiyle bir rota izlemeyi tercih etti. Hatta darbelerden en fazla çeken PKK başta olmak üzere bu örgütün siyasi savunucuları olan Kürtler de FETÖ’nün yaptığına Darbe demedi.

Solun Anti-Emperyalist Tavrı ‘Tarih Oldu’

Türkiye de dahil olmak üzere 1980’lere kadar dünyada solun geliştiği ülkelere ABD başta olmak üzere Avrupa ülkeleri de  gerek doğrudan gerekse dolaylı yollarla müdahalelerde bulunuyordu. Bunu dile getiren ve kendisinin etkilediği kitlelere anlatan bir sol vardı. Özellikle bu perspektif ile ideolojik siyaset konumlandırılıyor; bu çerçevede başta gençlik olmak üzere örgütler veya fraksiyonlar insanları saflarına çekmeye çalışıyorlardı. Örgütsel yayınlarda bu işin propagandası yapılıyor hatta çeşitli eylemler de düzenleniyordu. Örgütler, yapılanları Anti-Emperyalizm gibi bir çerçevede değerlendiriyordu. Genel anlamda sol örgütler bir dizi ilkeler benimsiyordu. Bu ilkelerden biri de ‘Anti-Emperyalizm’ idi.

Anti-Emperyalizm felsefesi ile örgütler, dünyanın başka yerlerinde baş gösteren sol hareketlere duyarlılık gösteriyor, dayanışma içinde oluyordu. Örneğin Filistin halkı ile bu anlamda dayanışma içinde olunuyordu. Fakat günümüzde sol Filistin’i bıraktığı gibi özellikle Türk solu için Anti-emperyalizm ilkesi tarih olmuş  gibi. Onlar için sanki ABD’de sosyalist devrim yapılmış, sol iktidarda!

Bu çerçevede düşünüldüğü zaman sol muhalif bir lider olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nun ABD ve ingiltere’ye gitmemesi gerekiyordu. Haydi illa gitmesi gerekiyorsa, 2023 seçimleri için aday olduktan ve veya seçimi kazandıktan sonra istediği ülkeye gider, giderdi elbette. Bu olabilseydi yaptığı geziler ve sonrasındaki açıklamaları menfi olmazdı belki.

Geziler İtibarını Sarsıyor

Sayın Kılıçdaroğlu’nunbu ‘hassas’ süreçte yaptığı geziler itibarını sarsıtıyor ve sanki birileri en yakınında kişiler de olabilir, onun bir itibar suikastına uğramasını istiyor. Onun adaylığından yana olmayanlar, hatta ‘kazanacak aday’ diyen İYİ Parti lideri de belki bu yolla adaylığı çok isteyen Kemal Bey’den kurtulma niyet ve inancını taşıyor. En sonda kendisine diyecekler ‘Bak Kemal Bey, senin artık toplumda karşılığı yoktur. Kazanacak biri olsun. Senden talepkar olmanı değil fedakarlık bekliyoruz. Kendini çok dayatırsan hepimiz kaybederiz’ . İşte bu yolla Kılıçdaroğlu’nun önü kesilebilir.

Sayın Kılıçdaroğlu da sani bu anlayışta olanların değirmenine su taşıyor. Gezilerle ilgili ortaya koyduğu profil ve yaptığı açıklamalar ‘Karikatürize’ olarak yorumlanabilecek cinsten. Her iki ülkeye yaptığı gezi sonrasında ‘Hamburger Yedik’ demesi kendisine karşıt olan çevre ve kişilere malzeme olmaktadır. Yine ‘Temiz Sermaye’ den söz etmesi amacını aşan bir açıklama olarak nitelendirmek mümkün. Yahu emperyelist ülkelerin sermayeleri ne zaman temiz ne kadar temiz olmuştur. Hele bu sol çevreler için intihar olabilecek türden açıklamalardan biri. Kapitalist-emperyalist ülkelerin sahip oldukları sermaye yoksulların ve ezilenlerin kanı ve göz yaşları ile yoğrulmuştur.

Kemal Kılıçdaroğlu, hala potansiyeliyle 2023’ün adayı konumundadır eksilerine rağmen. Bu, kendisi için büyük bir sermayedir ve heba etmemesi önerilir. Aksi takdirde pusuda yatanlar vardır hem de en yakınında.

Saygıyla…