Ortadoğu Barış ve Güvenlik Forumu (MEPS2025), bu yıl Kürt şehri Duhok’ta toplandı. Bu buluşmanın diplomatik ağırlığını belirleyen birçok ayrıntı vardı fakat hiçbiri, Suriye Demokratik Güçleri Komutanı General Mazlum Abdi’nin katılımı kadar dikkat çekici değildi. Forumun kapısından içeri girdiği anda yüzlere yansıyan o gurur ve onur duygusu, yalnızca bir komutanın karşılanışını değil, aynı zamanda bir halkın hikayesini de anlatıyordu.

Abdi’nin konuşması ise bir komutandan öte, olgun bir devlet adamının tonuna sahipti. Ortadoğu’da yıllardır süregelen çatışmaların, kırılgan dengelerin ve köklü hesapların ortasında, “biz tehdit değiliz" diyerek komşu ülkelere uzattığı diplomatik dil; bölgede çok az aktörün cesaret edebildiği bir söylemdi. Özellikle Türkiye’ye yönelik “Güney Kürdistan’ı nasıl kabul edip iyi ilişkiler geliştirdiyse, Rojava’yı da özerk ve federal bir statüyle kabul etmeli" çağrısı, hem siyasi hem de tarihi açıdan kayda değecek bir adımdı.

Ortadoğu’nun Yeni Fotoğrafı Ve Kürt Siyasetinde Dönüm Noktası3

Ev sahibi konumundaki Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Neçirvan Barzani’nin mesajları da bir o kadar önemliydi. Barzani, Suriye’deki Kürtlerin mücadelesini takdir ederken aynı zamanda “bizim modelimiz kopyalanmasın" diyerek, bölgeler arası siyasi dengeye işaret etti. Bu, bir yandan destek sunan ama diğer yandan bölgesel hassasiyetlerin altını çizen bir devlet aklıydı.

Ortadoğu’nun Yeni Fotoğrafı Ve Kürt Siyasetinde Dönüm Noktası2

Mazlum Abdi’nin konuşmasındaki bir diğer önemli başlık ise pek fazla tartışılmayan 10 Mart mutabakatıydı. Abdi, Şam yönetiminin ilk kez Kürt haklarının garanti altına alınması gerektiğini kabul ettiğini açıkladı. Bu, yalnızca Rojava için değil; Türkiye, Irak ve İran’da yaşayan milyonlarca Kürt için de tarihi bir eşiktir. Çünkü bu kabul, bölgedeki Kürt meselesinin artık yalnızca güvenlik ve çatışma penceresinden değil, siyasi çözüm zemini üzerinden de konuşulabileceğini gösteriyor.
Foruma Avrupa’dan katılan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eski Eşbaşkanı Osman Baydemir’in sözleri ise “Kürt birlikteliği" tartışmalarını yeniden alevlendirecek nitelikteydi. Baydemir, her zamanki berrak ve etkili üslubuyla, barış görüşmelerinin artık Cenevre’de değil Erbil’de yapılması gerektiğini savundu. Bu öneri, Kürtler arası diyaloğun ve bölgesel Kürt aktörlerinin inisiyatif alması gerektiğinin altını çizen bir hatırlatmaydı.

Ortadoğu’nun Yeni Fotoğrafı Ve Kürt Siyasetinde Dönüm Noktası1

Sonuç; Duhok’taki forum, Ortadoğu’nun geleceğine dair yeni bir fotoğraf sundu. Bu fotoğraf, Kürtlerin artık yalnızca savaşan ya da baskı gören bir topluluk olarak değil; diplomatik dili olan, bölgesel siyaseti etkileyen ve geleceğe dair söz kuran bir halk olarak görülmeye başladığını gösteriyor.
Mazlum Abdi’nin duruşu, Barzani’nin dengeli mesajları ve Baydemir’in birlik vurgusu… Tüm bunlar bir araya geldiğinde, Kürt siyaseti açısından yeni bir dönemin kapısının aralandığını söylemek abartı olmayacaktır.