Yeni bir çözüm süreci ihtimali dillendirilmeye başladığından beri Türkiye siyasetinde en görünür hareketlilik sahada yaşanıyor.
Sivil toplum kuruluşları, araştırma merkezleri fark etmeksizin herkesin Diyarbakır’a uğraması, aslında sürecin hem merkezi hem de nabzı burada tutulduğu için.
Burada yapılan saha çalışmaları raporlanarak bugünü, yarını ve belki de yılların en önemli arşiv niteliğini taşıyor.
Bu süreçte sivil toplum kuruluşlarının saha çalışmaları raporları sürece giden aracı bir yol olsa da en büyük sorumluluk siyasi partilere düşüyor.
DEM Parti, güçlü olduğu bölgelerde toplantılarını artırmış, tabanına “bu sürecin asli muhatabıyız” mesajı veriyor.
Halk buluşmaları, esnaf ziyaretleri ve yerel örgütlenmeler, partinin hem tabanını diri tutma hem de sürece yön verme çabasının parçası.
AK Parti ise sahada daha çok güven inşası ve devletin muhatap olduğunu hatırlatma stratejisi izliyor.
İl ve ilçe teşkilatlarıyla geniş katılımlı toplantılar yaparak, “barışın teminatı biziz” söylemini güçlendiriyor.
Bu çabada yerel hizmet ve kalkınma vaatleri de önemli yer tutuyor.
MHP cephesinde ise sahada daha temkinli bir dil var.
Partinin önceliği, sürecin “devletin güvenlik hassasiyetleri” çerçevesinde yürütülmesi gerektiğini tabana anlatmak.
Ziyaretler ve açıklamalar, “devletin taviz vermeyeceği” vurgusunu koruyarak yapılıyor.
CHP, Saadet ve diğer partiler ise bölgede daha sınırlı ama stratejik temaslar kuruyor. Amaç, sürecin demokratik ve şeffaf yürümesi için kamuoyunda güven oluşturmak.
Diyarbakır’da sokakta gördüğümüz manzara net: Tüm partiler aynı konuda farklı diller kullanarak da olsa halkla temas hâlinde.
Kimisi güvenlik, kimisi demokrasi, kimisi kalkınma ekseninden bakıyor.
Ancak ortak olan bir şey var.
Bu sefer süreç sadece masa başında değil, meydanlarda ve sokaklarda yürütülüyor.
Gerçek barış, ancak bu temasların samimi, kapsayıcı ve sürdürülebilir olmasıyla mümkün.
Aksi hâlde sahadaki bu hareketlilik, bir seçim hazırlığı provasından öteye gidemez.
Diyarbakır’a gelip sokağa çıkınca ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.