Bugün, savaşlar sadece devletler arası fiziksel çatışmalar değil, aynı zamanda dijital alanlarda da devam ediyor.
Modern savaşlar, siber saldırılar, dijital propaganda ve sosyal medya manipülasyonlarıyla şekilleniyor.
Bir füze saldırısının veya hava operasyonunun "canlı" yayınlanması, izleyicilerin bu olayları anlık olarak görmesine imkan tanıyor.
Artık ülkeler arasındaki düşmanlıklar, bazen fiziksel alanlardan önce dijital ortamda başlıyor. Savaşın görüntülenme biçimi değişiyor, çünkü cephe hattındaki gerçeklikten önce, izleyiciler en güncel bilgilere ve görüntülere dijital medya üzerinden ulaşabiliyorlar.
Günümüzde sosyal medya, savaşın belki de en etkili yeni cephesi haline gelmiş durumda. 2010’lardan itibaren ‘Arap Baharı'ndan, Ukrayna’daki çatışmalar, İran-İsrail arasındaki gibi savaşlar sadece askeri anlamda değil, aynı zamanda dijital propaganda ve manipülasyonlarla da sürdürülüyor.
X, Facebook, Instagram gibi platformlar, çatışmaların sıcak anlarını anında paylaşmak için kullanılıyor.
Bir füze saldırısının televizyon ekranlarında canlı yayınlanması, savaşın "görsel" yönünün ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor.
Eskiden, savaş haberleri yapmak için muhabirlerin çatışma bölgesine gitmesi, orada yaşananları yerinden aktarması gerekiyordu.
Hatta körfez savaşına tanıklık etmiş ve anılarını can kulağıyla dinlediğim Faruk abi, tek bir kare fotoğraf yakalamak için sınırlarda kilometrelerce yürüdüklerini söylemişti.
Oysa şimdi, savaşın her bir detayı anlık olarak dijital medya üzerinden yayımlanıyor. Belki de bir televizyon programı gibi, dünya çapında herkes savaşın detaylarını izleyebiliyor.
Fakat burada ciddi bir soru beliriyor: Gerçekten ne kadar yakınsınız?
Ekranda izlediğimiz olaylar, bize gerçeği ne kadar yansıtıyor?
Bir füzenin patlamasını görmek, o patlamanın arkasında yatan acıyı, yıkımı ve kayıpları bize göstermiyor.
Savaş, bir gösteriye dönüşüyor; bu da savaşın anlamını ve sonuçlarını daha "uzak" hale getiriyor.
Dijitalleşen savaşlar, etik soruları da beraberinde getiriyor.
İnsanlık, savaşın yıkıcı ve acımasız doğasına alışmaya mı başlıyor?
Cephe hattındaki insanların yaşadığı dehşet, televizyon ve sosyal medya ekranlarında bir tür uzaktan izlenebilir hale geliyor.
Anlık görüntüler ve canlı yayınlar, savaşın korkunç gerçekliğini seyircinin psikolojik sınırlarına taşıyor.
Bu dijital savaş kültürü, hem devletlerin hem de bireylerin bakış açısını etkiliyor.
Birçok kişi, savaşın fiziksel yüzünden çok, dijital olarak oluşturulan “algılar” üzerinden şekillenen bir dünyada yaşıyor.
Ancak savaşın gerçekten ne olduğunu anlayabilmek için, dijital ekranlardan daha fazlasına, yani insana dair derin bir anlayışa ihtiyacımız var.