Yaz aylarının bunaltıcı sıcaklarıyla birlikte kent yaşamı giderek daha zor hale geliyor. Betonarme binalar, asfalt yollar ve araç egzozlarının etkisiyle şehir merkezleri adeta dev fırınlara dönüşüyor.
Bu noktada akıllara gelen doğal bir soru var. Yeşillik gerçekten sıcağı engeller mi?
Bu sorunun yanıtı bilimsel olarak oldukça net. Evet, engeller.
Ağaçlar, çimenlik alanlar ve genel olarak yeşil bitki örtüsü, hem havayı serinletir hem de ısı adası etkisini azaltır.
Ve gölgesi altında birkaç derece daha düşük sıcaklık hissettiren bir ağacın önünden geçerken bunu hepimiz deneyimlemişizdir. Ancak bu olay sadece gölgeden ibaret değil.
Bitkiler, terleme yoluyla (transpirasyon) su buharı salarlar. Bu da çevredeki havanın nemini artırırken aynı zamanda buharlaşma yoluyla soğuma sağlar.
Bu durum doğal klima etkisi göstermektedir. Özellikle parklar ve büyük yeşil alanlar söz konusu olduğunda şehir sıcaklığını birkaç derece düşürebilir.
Öyle ki, bazı araştırmalar yeşil alanların yoğun olduğu bölgelerde sıcaklıkların, çıplak beton ve asfalt alanlara göre 3 ila 8 derece daha düşük olduğunu ortaya koyuyor.
Ne yazık ki modern şehircilik anlayışı uzun yıllar boyunca yeşil alanları “lüks” olarak gördü. Oysa bugün geldiğimiz noktada, yeşillik sadece estetik bir tercih değil, yaşam kalitesi için vazgeçilmez bir ihtiyaç da aynı zamanda.
Şehir planlamasında ağaçların sayısı, parkların konumu, yeşil çatı uygulamaları artık iklim değişikliğiyle mücadelede stratejik birer araç olarak görülüyor.
Diyarbekir’de son yıllarda yapılan yapılarda, yeşil alana gerekli önceliğin verilmesine tanık oluyor. Ve bu tanıklık içimizi serinletiyor elbette.
Ancak can alıcı sorulardan biri şu olsa gerek; “Bu yeşil alanlar yeterli mi? Var olan yeşil alanlar yeterli düzeyde korunup kollanıyor mu?”
Evet cevapları alabiliriz.
Ben de kendi adıma cevap vereyim; Sanırım tan anlamıyla ve hak ettiği kadar değil.
Oysa bir ağacın gölgesi bile, herhangi bir canlının yaşamı için oldukça önemlidir. Canlı dediğim, sadece biz ‘insanlar’ değiliz.
Hayvanlar alemini de unutmamak gerek. O dili ve ikrarları olmayan hayvanlar için çok daha önemli.
Yeşillik sadece sıcağı engellemekle kalmaz. Hava kirliliğini azaltır, gürültüyü yutar, yağmur sularını emer ve psikolojik olarak insanları rahatlatır. Kısacası, doğa bize sadece gölge değil, nefes de verir.
Bugün birey olarak yapabileceklerimiz sınırlı görünse de, balkonumuza diktiğimiz birkaç saksı çiçeği, mahallemizde savunduğumuz bir ağaç, desteklediğimiz bir park projesi dahi büyük fark yaratabilir. Çünkü yeşillik sadece gölge değil, gelecek demektir.
O yüzden, yeterli deyip işin içinden çıkamayız.
Hele, ‘başkası mutlaka ilgilenir’ deyip de sorumluluğumuzdan kaçamayız.
Hepimiz başkaları için ‘birileriyiz’ zira.
Evet, şehrimiz için olan görevlerimizden biri de, ‘Yeşillenmesini’ sağlayıp o ‘yeşili’ korumak.