Yaşar Kemal üstadın bundan tam yarım asır önce gazeteci Necmi Onur’a verdiği röportajdaki sözüdür; “çağımızda insanlığın başına gelmiş ve gelecek olan en büyük felaket; yoksulluktur…”
İşte Diyarbakır’da hafta sonu DİTAM’ın sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve belediye başkanları ile yaptığı buluşmada hikâyenin bam teli; “Derin yoksulluk”tu.
Konu üzerine ülkede artık bir sivil kanon olan ve “Derin yoksulluk ağı”nın da kurucusu Hacer Foggo konuktu.
Foggo; Yoksulluğun bir başına yetersiz gelire sahip olmak olmadığını, özünde kaynaklara “erişememe sorunu” olduğunu anlattı.
“Yoksulluk sadece aç kalmak değil, sadece okul dışında kalmak, tatile gidememek, işsiz kalmak da değil. Yoksulluk bütün bunların hiçbirine erişememe hali ve hep bir adım geride, afet olduğunda, salgın olduğunda, deprem olduğunda da belki beş adım geride yaşamaktır” dedi Hacer Foggo…
Yoksulluğun özellikle sosyal yardımlar üzerinden belediyelerle ilişkilenmesine de değinirken Foggo; Sosyal yardımlar genellikle sosyal belediyecilik gibi kabul görüyor. Bir haneye bir koli vermek, oradaki yoksulluğu bitirmiyor maalesef.
“Peki ne yapılmalı? Aslında girilen her hanedeki her bir bireyin yoksulluğunu ölçmek gerekiyor. Yalnız bir annenin yoksulluğuyla, kalabalık bir ailenin arasındaki yoksulluk arasında çok uçurum var. Sosyal desteği vereceksiniz, ama bir taraftan da oradaki haneyi üretime katmanın yolları da aranacak”
Tabii ki Hacer Foggo’nun yoksulluk ve yerel yönetimler ilişkisi üzerinden sunumu programa katılan sivil toplum kuruluşlarının ilgi odağına da bir anlamıyla yerleşmiş oldu.
Malum dünya artık coğrafik olarak yoksullukla zenginliğin ayrıştığı hatta bölündüğü bir halden çıktı.
Artık aynı kentin ayrı mahalle ve sokaklarında zenginlik-yoksulluk halleri basbayağı görünür oldu. Bırakınız gıdadan, giyimden pay al(ama)mayı, havanın teneffüsünden bile yeterince nasiplenememek fark edilir oldu.
İşte tam da bu noktada artık yerel yönetimlerin hizmet sunumu ve taşıyıcılığında bir nevi yoksulun yanında olmak tercihi mevzuu gündem alır oldu.
Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi Derneği’nin kuruluş ilkeleri ekseninde gündelik hayatın sokağa ve insana dair yüzü üzerine bu anlamlı etkinliği zamanlama açısından da doğru olandı.