Millet ittifakı adayının açıklanmasıyla beraber seçime giden süreçte hararetli anlar yaşanmasıyla beraber, geçmişin tekrar deşileceği işaretleri ortaya çıkacak gibi. Bunlardan biri Bursaspor-Amedspor maçının oynandığı tribünlerde yaşandı. Aşağıda bu “nazik” konuyu biraz açıklamaya çalışacağız. Ama önce İYİ Parti Lideri Meral Akşener’in ülküdaşı Sinan Ateş’in cinayetinin katil zanlısı ile ilgili mecliste yaptığı konuşmaya dikkat çekmek istiyoruz.

Gerçek Katil Kim Acaba?

Sina Ateş’in öldürülmesi olayı bir iç hesaplaşma olarak gözükmektedir. Halen Akşener’i tatmin edecek bir gelişme olmamıştır onca gözaltılara rağmen. Ülkücü kökenli olan Akşener, eski bir ülkücü olan ülküdaşının katil zanlısının kim olduğunu meclis kürsüsünde cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslenerek ‘Açıkla’ diyor. Haklıdır kendi açısından, çünkü katledilen bir ülkücü nihayetinde ve Sayın Akşener ile milliyetçilik bağları/damarları var, bu kişinin.

Anter’in, Aydın’ın Buldan’ın Gerçek Katilleri Kim?

Geçen hafta Bursaspor-Amedspor maçında, tribünlerde 1990’ların faili meçhul döneminin simgeleri haline gelmiş olan Toroslar(Beyaz, Bordo, lacivert) ve kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım ile ilgili görsellerin çıkarılması hem toplumsal hafızayı diriltebileceği için hem de sanki tarih tekerrür edecekmiş gibi bir atmosfer oluşumuna veya toplumun bir kesimine gözdağı verilmek isteniyormuş gibi bir havanın yaratılmasına yönelik olduğu için tepkiler yoğun bir şekilde ortaya konmuştu.

Bursa’da cereyan etmiş olan bu hadiselerin etkisi daha tartışılırken mecliste siyasal partiler grup toplantılarını yaptı. Bu partilerden bir tanesi de İYİ Partidir elbette. Genel Başkanı Meral Akşener gruba konuşmak üzere kürsüye geldi, konuşmasını yaptı. Konuşmasının bir bölümünde Akşener, eski ülkücü ve akademisyen Sinan Ateş’in öldürülmesi olayının peşini bırakmayacağının altını çizerek cumhurbaşkanı Erdoğan’a hararetli bir şekilde seslendi:

“Gerçek katiller kim, açıkla. Sinan Ateş'i unutursam, unutturursam milletim bana hakkını helal etmesin (13 Mart)". Burada Meral Hanım’ın tek derdi seçime giden yolda oy avcılığı yapmak ve ülkücü camiasından oy almak.

Gerçek katilin kim olduğunun peşine düşen İYİ Parti lideri Meral Akşener, Bursa-Amed maçında tribünlerde açılan görsellerle ilgili her hangi bir açıklama yapmadı. Neden acaba?

Torosların Ölüm Saçtığı Konseptte Akşener Yok Muydu?

Öyle anlaşılıyor ki Meral Hanım, ülküdaşını unutmayacak, hesabını soracak ve katillerin meçhul kalmaması için elinden geleni yapacak. Ama Meral Hanım’ın da konsept olarak içinde yer aldığı 1990’lı yıllarda Kürt coğrafyasında meydana gelen sistematik faili meçhul cinayetler yaşanmıştı. Kürt siyasetçileri ve Kürt aydınları ya sokaklar ortasında vurularak ya da kaçırılarak günlerce aç-susuz bırakılıp işkence edilerek öldürüldüler. Bu anlamda yüzlerce cinayet işlendi ve bu cinayetlerin sembol isimleri oluştu zamanla. Mesela Musa Anter, Diyarbakır HEP İl Başkanı Vedat Aydın vs…

O dönem kaçırılarak öldürülen Kürt İşadamları da oldu. Bunlardan biri de halen HDP Eş Başkanı olan Pervin Buldan’ın eşi Savaş Buldan idi. Savaş Buldan,  2 Haziran 1994'te İstanbul Yeşilyurt Çınar Oteli'nden, polis kimlikli, polis yelekli ve telsizli sekiz kişi tarafından arkadaşları Adnan Yıldırım ve Hacı Karay'la birlikte kaçırıldı ve sonrasında öldürülmüşlerdi. Bir süre önce Pervin Hanım, kocasının kanında Meral Hanım’ın parmağının olduğunu söyledi. Buna karşılık Akşener, o dönem içişleri bakanı olmadığını açıklayarak işi geçiştiren cümleler sarfetti.

Bugün ülküdaşının katil zanlılarını unutmayacağını söyleyen Meral Akşener, HDP’li aktörlere Kürt siyasetçi ve aydınlarının katil zanlılarını unutturtmaya çalışıyor. HDP aktörleri de yoldaşlarının katil zanlılarını unutarak Kürtlerin kanında gerek dolaylı gerekse dolaylı parmağı olanlarla aynı ittifakta yer alan bir siyasi pozisyon alıyor. Üstüne üstlük bu ittifaka ‘Demokrasi İttifak’ı diyor. Yani tarihsel ve yakın geçmişte Kürtlerin kanında rol alanlar adeta aklanıyor. Bunu da Erdoğan’a olan öfke nedeniyle yaptığı anlaşılıyor.

HDP Özgünlüğü İle Seçime Girmeli

2023 seçimleri, Yeni Türkiye’nin kurulmasını sağlayacak etkililikte ve özellikte sahip bir seçim olacaktır. Bu nedenle yeni bir cumhuriyetin habercisi olan bu seçimde Kürtleri temsil iddiasında olan HDP özgünlüğü ile yer almalı. Ne idüğü belirsiz olan masanın çıkarmış olduğu aday olan Kemal Kılıçdaroğlu’nun ortaya koyduğu duruş soru işaretleri ile doludur. Masada HDP’ye özgün bir yer vermeyenler iş seçim sonrasına kalırsa…..???

1920’lerde cumhuriyeti kuran akıl başta Kürtler olmak üzere solcuları ve diğer muhalif güçleri tasfiye ettikten sonra süreç içerisinde CHP’nin ‘Tek Parti İktidarı’ dönemi başlamış, bu dönemde Kürtler daha ağır bedel ödemişlerdir. Bu bedeli ödeyen Kürtlerin devlete olan güveni kırılmıştır. O günden bu yana taraflar bir güven sorunu yaşamaktadır.

İşte bu tarihi güven sorunu nedeniyle madem Yeni Türkiye, Türkiye’nin Yeni Yüzyılı deniyor o halde Kürtlere verilmesi düşünülen haklar kamuoyu gözü önünde açık bir şekilde konuşulmalıdır. Sadece demokrasi, özgürlük, barış gibi genel ve soyut kavramların dillendirilmesi yetmez. Kürtler konusunda ürkek davranan masa bu kavramlar kapsamında ne kadar tutarlı davranabilir seçimleri kazandıkları takdirde? Bu nedenle HDP, hakları somutlaştıracak politik bir duruş ortaya koymalı ve kendi aday ve talepleri ile seçime girmeli. Sezai Temelli diyor ki, ‘masaya ve sürece HDP öncülük edecektir’ o halde neler talep edildi, neler konuşuldu? Varsa talepler açıklanmalı ve kamuoyunun hakemliğine bırakılmalıdır.

Kürtlere faili meçhulleri unutturmaya çalışanlar, iş seçim sonrasına kalırsa hay hayunutkan olacaklardır.

Saygıyla…