Diyarbakır'a bir program çerçevesinde gelen siyasetçiler, Sur ilçesini de ziyaret eder. Ulu Cami'yi gezdikten sonra caminin önündeki meydanda çay-simit molası da bu rutinin bir parçasıdır.
Fakat burası, Ulu Cami'nin küçük meydanı, yani, doğrudan siyasetin yapıldığı bir alandır. Dolayısıyla, neredeyse bütün gününü burada geçiren ahalinin, siyasetçiyi zor durumda bırakma ihtimali yüksektir.
Nitekim TBMM Başkanı ve Meclis'te kurulan Milli Dayanışma, Demokrasi ve Kardeşlik Komisyonu Başkanı Numan Kurtulmuş'a da net sorular soruldu ve yürütülen sürece temkinli yaklaşımın nedeni yine net olarak ifade edildi: Barış olacaksa Selahattin Demirtaş neden serbest bırakılmıyor?
Talep de beyan eden bu soru, AİHM kararları nedeniyle de hükümetin başını ağrıtıyor. Kurtulmuş'un Ulu Cami'nin önünde sorulan bu soruya cevap vermesi, en azından şimdilik, çok zor elbette. Ancak çay-simit molası, neredeyse her gün önlerine gelen anket sonuçlarıyla sahada karşılaşması açısından önemli oldu. Malum, anketler sürece desteğin yüzde 80'lerde, güvenin ise yüzde 40 civarında olduğunu söylüyor.
*
Kürtçe selamlama, Diyarbakır'a gelen siyasetçilerin diğer bir rutini arsında yer alıyor. Vaktiyle bu jest epey kıymet görüyordu. Ancak Kürtçenin Diyarbakır'da hatırlanması ve Ankara'da unutulması alışkanlığı, bu jestin kıymetinden epey şey alıp götürdü. Diyarbakırlıları bu jest artık heyecanlandırmıyor ve Kürtçeye yönelik baskıların yasal ve anayasal olarak kaldırılacağına dair umutlarını beslemiyor.
Numan Kurtulmuş, Kürtçe selamlama konusunu bir adım ileri götürerek Kürtçe iki dize okudu. Bu sansasyona neden olmadı, kimse şiiri yanlış okuduğu üzerinde de durmadı. Çünkü konuşmanın sonunda okunan Kürtçe iki dize, Diyarbakır'a gelen siyasetçilerin rutin işlerinin bir parçasıydı.
Bu jeste herkes bigane kalmadı elbette. Diyarbakırlı siyasetçi Salim Ensarioğlu, Kurtulmuş'un okuduğu Kürtçe iki dizeye büyük önem atfetti. Ensarioğlu'nun X hesabından yaptığı paylaşımdan anlaşılan o ki, Kurtulmuş, Kürt meselesinde devrim niteliğinde bir adım attı Diyarbakır'da. Biraz uzun ama Ensarioğlu'nun paylaşımını buraya almak isterim: "Meclis Başkanımız Sayın Numan Kurtulmuş’un Diyarbakır’ımızda okuduğu Kürtçe şiir, 1921 Anayasası’nı kaleme alan Kurucu Meclisimizin birlik ve kardeşlik ruhunu geri çağırır niteliktedir.
Cumhuriyet tarihimiz boyunca kardeşliğimizin en yüce sembolü olan Kurucu Meclisimizin ve onun eseri 1921 Anayasası’nın ortaya koyduğu çoğulcu, kapsayıcı ve millet iradesine dayalı anlayışa bugün her zamankinden daha fazla ihtiyaç vardır. Bölgesel ve küresel gerilimlerin yükseldiği bu dönemde Sayın Kurtulmuş’un Kürtçe ifadeleri, kardeşliğimizin ikinci baharına düşen ilk cemrelerindendir.
Bir dönem Kürtçe yemin krizleriyle gündeme gelen Meclisimizden bugün Meclis Başkanımızın Kürtçe şiir okumasına… Bu durum Türkiye demokrasisinin geldiği seviyeyi göstermesi bakımından tarihî bir dönüm noktasıdır.
Bu tablo, Sayın Cumhurbaşkanımızın güçlü liderliğinde AK Parti’nin Cumhuriyet tarihinin en reformist, en demokratik ve en kapsayıcı siyasi hareketi olduğunu bir kez daha tüm milletimize göstermiştir."
Ne diyelim, umarım siyasetin duayeni Ensarioğlu yanılmıyordur ve Kürtçe için bunca bedel ödemiş halkına boş hayaller satmıyordur.
*
Numan Kurtulmuş, süreçle ilgili konuşurken şunu da söyledi: Sürecin başarısının, "Kürt'ün hukukunu, onurunu, Türk'ün de gururunu koruyabilmekten" geçtiğini söyledi.
Bu cümledeki yenilik, "Kürt'ün hukuku" belirlemesinde. "Onur" ve "gurur", yerli yersiz kullanıldığı için epey yıpranmış olsa da, kavram olarak süreç bağlamında çok kıymetli. Ancak "Kürt'ün hukuku" Meclis Başkanı tarafından sanırım ilk kez telaffuz ediliyor. Meclis Başkanı Kurtulmuş dili sürçmeye müsait acemi bir siyasetçi değil. O halde, süreç bağlamında, Kürt'ün hukukunu gözeten yeni adımların atılacağına mı işaret etti?
Bu sorunun cevabını kısa sürede alacağımıza dair umudumuzu korumaktan yanayım. Çünkü, Kurtulmuş da biliyordur, Kürt meselesinin asıl nedenleri ortadan kalkmadıkça, daha pek çok "barış süreci" akamete uğrayacak.
Şunu demeye getiriyorum: Diyarbakır'da birkaç cümle Kürtçe konuşmak ya da bir konuşmanın sonunda okunmuş iki Kürtçe dizeyi TBMM hesabından paylaşmak,
Kürt meselesini çözmek için yeterli değildir. Bunun için somut bazı şeylerin, mesela Kürtçenin yasal güvence altına alınması gerekiyor. Yoksa? Yoksa Kürtlerin bu jestlere karnı tok.
Yazı karamsar bitsin istemiyorum. Numan Kurtulmuş'un içinde Milli Dayanışma, Demokrasi ve Kardeşlik Komisyonu üyelerinin de bulunduğu bir heyetle Diyarbakır'a yaptığı ziyaret, önemliydi. Toplantılarda verdiği mesajlar da öyle. Bu izlenimimi pekiştirmek umuduyla konuştuğum birkaç sivil toplum örgütü temsilcisinin de benimle aynı kanıda olması sevindiriciydi.
Temkini elden bırakmadan umudu büyütmek zamanındayız.
*
Ekspres'teki ilk yazım. Barışı ve umudu besleyen, dayanışmayı ve tartışmayı önceleyen ve elbette güzel haberler vermek arzusuyla, Ekspres okurlarına merhaba.