Başlık bir hesap sorma değil, gerçekten öğrenmek istediğim bir konu. Özellikle şehir merkezinin Diyarbakırlılara artık cevap olmadığı hepimizin malumu.
Geçmişi çok eskilere dayanan alternatif yolların olmaması, çarpık kentleşme, on yıl sonrasını düşünmeden yapılan işlemler ve herkesin sadece kendisine istemesi modundan dolayı ne çok çileler çekiyoruz.
Değil mi?
Çilekeşliğimize bir çare ne zaman bulunur, bilinmez.
Birçoğumuz başka şehirlerde bir şekilde yaşamış ya da zaman geçirmişizdir.
Şehre hizmet etmenin yol ve yordamlarını az buçuk da olsa biliriz.
Ya da tahmin ederiz.
Yolların kötü ve insanlarımıza hitap etmemesi bir çile, yolların ‘düzeltilmesi’ için yapılan çalışmalar bir başka çile.
Şehir merkezinin Diyarbakırlılara artık cevap olmadığı hepimizin malumu cümlesini yine kullanayım. Bu yetmezlik yetmezmiş gibi şimdi de bir asfalt çilesidir gidiyor.
Çok araç ve yaya sirkülasyonunun olmadığı yerlerde günün hangi saatinde yapılıyorsa yapılsın.
Ama kentin ana arteli, neredeyse her aracın mutlaka geçtiği ve çok fazla yayanın bulunduğu Ofis’te asfalt çalışmasını gün içinde yapmak hangi akla hizmet merak ediyorum.
Yani bilmediğimiz teknik bir sebep varsa, bilmek isteriz.
Asfaltı dökmek için gün ışığına ihtiyaç var mı?
Güneşin asfalta faydası var mı?
Buna cevaplar bulmak iyi olur.
Cevap her neyse de, Ofis’te gün ortasında yolların bir kısmını kapatıp diğer kısımlarını yarı yarıya kullanmak anlamlı değil.
Yanı sıra, büyük iş araçlarının, trafiğin çok yoğun olduğu bir alanda çalışması ne kadar güvenli?
Binlerce araç ve insanın sürekli geçiş yaptığı bu ve benzeri alanlarda, bu asfaltlama işini gece yapmak daha sağlıklı ve güvenli olmaz mı?
Bu durumda, emekçi arkadaşların bu kızgın sıcağın altında, ateş gibi asfalt işinde çalışmamış olması da iyi olmaz mı?
Bence iyi olacak.
O yüzden, hayati ve bilmediğimiz teknik bir sorun yoksa, kent içinde asfaltın gece yapılmasının sağlanması gerekiyor.
Yurttaşların bunca çile içinde bir de ‘yol çalışma çilesini’ de çekmemiş olması sağlanır.