“Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir” diye bir atasözümüz var. Koronavirüs pandemisinde bugünkü durumu anlatan en iyi cümle bu olsa gerek.

Mart ayından bugüne dek tüm ilgili, yetkili ve duyarlı kesimlerin yaptığı uyarı, öneri ve bilgilendirme duyuruları ne yazık ki sonuçsuz kaldı.

Dünya nasıl bu kadar duyarsız kaldı bilemem ama bu coğrafyada yaşayanlar olarak bugüne “bile bile lades” olarak geldiğimizi söyleyebilirim.

Nasıl mı?

Öncelikle bu virüs olayını önemsemedik, küçümsedik.

Çin’den Türkiye’ye gelmez düşüncesindeydik.

Ne zaman ki İran’dan hastane görüntüleri geldi işte o zaman işin ciddiyetini kavradık.

“Şaka maka dedik ama kapımıza dayandı” sözleri duyulmaya başlandı sonra.

İlk önce sınır kapıları, ardından yurtdışı uçak seferleri kısıtlandı, sonra durdu.

Hemen ardından il il Türkiye’ye yayılınca pandemi peşi sıra yasaklar geldi.

Kimi yerde “pik” yaptı virüs, kimi yerde daha seyrek görüldü.

Hastane görüntüleri, virüsü yaşayanların korkunç anlatımları, ölümler dört bir yanımızı sarınca tedbiri elden bırakmadık.

Ama o kötü günleri çok çabuk unuttuk!

Günde 5-10 kez yıkanan eller 1-2’ye düştü, maskeler ya kola ya da çene altına çekildi, sosyal mesafeler sıfıra indi.

Koronavirüsün çalmadığı kapı kalmadı.

Daha düne kadar “sizde bu hastalığa yakalanan var mı” sorusuna verilen “hayır” yanıtı, “evet”e döndü.

Yasaklar ve kısıtlamalar yeniden başladı.

Herkesin umudu açıklanan aşılar.

Onun da akıbeti Ocak ayı başına kadar…

Tüm bunlar bir yana da bu süreçten en çok geleceğimiz dediğimiz çocuklarımız oldu.

En önemlisi eğitimden mahrum kaldılar.

Bir EBA dediler; uygulama Allah’a emanet!

İmkanı olanlar için iyi de ya olmayanlar.

Diyarbakır’da uzaktan eğitim gören çocukların yarısı tabletten, bilgisayardan, akıllı telefonlardan ne yazık ki uzak!

Hele hele internet olayı daha uzak…

Sur’da, Bağlar’da internet çekiyor ama port dedikleri olay ciddi sıkıntı.

Türk Telekom, Sur’un ve Bağlar’ın birçok yerine erişim sağlayıcı kutusu diye bilinen port’tan mahrum.

Sur ve Bağlar’daki mahalle muhtarları verdikleri dilekçelerden sonuç alamamış.

430 bin nüfusuyla 36 kentten daha çok nüfusa sahip olan Bağlar’daki binlerce çocuk bir yılını heba etti.

Gelin bu çocukları eğitimden mahrum bırakmayalım…